YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17270
KARAR NO : 2014/19231
KARAR TARİHİ : 08.12.2014
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada …düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilince davalı … …e 15.10.1998 tarihli kredi sözleşmesi ile 2.500,00 TL kredi kullandırıldığını, davalı …’nın bu kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredinin ödenmemesi üzerine davalılara İstanbul 12. Noterliği’nden 05.12.2000 tarihli ihtarnamenin gönderilerek borcun ödenmesinin istenildiğini, buna rağmen borcun ödenmediğini ileri sürerek 3.780,39 TL ana para, 61.230,03 TL faiz ve 3.061,50 TL BSMV olmak üzere toplam 68.071,92 TL tutarındaki alacağın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 05.10.2009 tarihinden itibaren %153 faizi (bankaca uygulanacak cari temerrüd faiz oranlarının artması halinde artan oranlar uygulanılmak üzere) ve BSMV ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davalılarca davacı bankadan kredi kullanılmadığını, davacı bankanın bir kısım personelinin usulsüz krediler nedeniyle yargılanıp ceza aldıklarını, dava konusu kredinin bu kredilerden olduğunu, kredi evrakları ile dekontlardaki imzaların birbirine benzemediğini, esasında kullanılan kredinin de olmadığını, davacının da bu durumu bildiğini savunarak davanın reddini reddini istemiştir.
Davalı … vekili, kredi sözleşmesi ve dekontlarda ye alan imzaların tarafına ait olmadığını, usulsüz krediler nedeniyle davacı banka çalışanlarının yargılandığı … 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2006/320 Esas sayılı dosyasında verilen karar içeriğinden müvekkilinin davacıya borcunun olmadığının ispatlandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, dosyanın dava konusu kredinin kredili mevduat hesabına ilişkin olduğu gerekçesiyle İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi’nce görevsizlik kararı verilmek suretiyle mahkemeye intikal ettiği, 6100 Sayılı Yasa’nın 4. maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevinin düzenlenildiği, 4/ç bendinin atfı nedeniyle 383. madde uyarınca çekişmesiz yargı işlerinde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, davanın alacak davası olması nedeniyle çekişmeli yargı işlerinden sayıldığı, niteliği itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi dahilinde bulunduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine dosyanın talep halinde İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, bankacılık işleminden kaynaklı alacak istemine ilşkindir.Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HUMK’nın “…” başlıklı 1. maddesinde “Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Görev, dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş ise, görevli mahkemenin tespitinde, davanın açıldığı gündeki değer esas tutulmak üzere, aşağıdaki maddeler hükümleri uygulanır. Faiz, icra tazminatı ve giderler görevin tespitinde hesaba katılmaz.” hükmü yer almakta; aynı kanunun 2. maddesinin birinci fıkrasında ise “Müddeabih para ise mahkemenin vazifesini tayinde miktarı esas ittihaz olunur.” denilmektedir. HUMK’nun 8/1. maddesinde ise mamelek hukukundan doğan değer veya miktarı beş milyar lirayı geçmeyen davaların Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görüleceği belirtilmiştir. Mahkemelerin görevine ilişkin kurallar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Davacı vekili dava değerini; dava tarihi itibariyle 3.780,39 TL ana para, 61.230,03 TL dava tarihine kadar işlemiş faiz, 3.061,50 TL BSMV toplamı 68.071.92 TL olarak göstermiştir.Somut olayda, mahkemece, dava değerinin (müddeabih olarak) 68.071,92 TL olarak gösterildiği, buna göre davanın Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevi dahilinde bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi doğru değilse de sonucu itibariyle doğru olan kararın HMK’nın 3. maddesi delaletiyle mülga HUMK’nın 438/son madde ve fıkrası uyarınca onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, kararın HMK’nın 3. madde delaletiyle mülga HUMK’nun 438/son. maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.