Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/17211 E. 2015/8571 K. 22.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17211
KARAR NO : 2015/8571
KARAR TARİHİ : 22.06.2015

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/05/2014
NUMARASI : 2010/293-2014/102

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/05/2014 tarih ve 2010/293-2014/102 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ek kararı asıl davada davalı S.. Y.. vekili ve kararı asıl davada davacı-karşı davada davalı U. Film Ltd. Şti., asıl davada davalı-karşı davada davacı H. Ltd., asıl davada davalı D. TV A.Ş. ile katılma yoluyla asıl davada davalı S.. Y.. vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili, müvekkilinin Kültür Bakanlığı Sinema Eseri İşletme Belgesi bulunan 36 adet filmin eser işletme hak sahibi olduğunu ayrıca, filmlerin 25.10.1991 tarihli devir senedi uyarınca da yayın hakkı sahibi A.D. tarafından müvekkilline, 29.04.1981 tarihli sözleşme ile de, M. K.’dan A. D.’ye devredildiğini ve bu itibarla, müvekkilinin dava konusu 38 adet film üzerinde hak sahibi olduğunu, davalılardan H. Ltd. Şti’nin hiç bir eser işletme belgesi bulunmaksızın dava konusu 38 adet filmi M. K.’ın mirasçısı olan diğer davalı S.. Y.. ile sözleşme yaparak yayın haklarını aldıklarından bahisle hakları olmadan diğer davalı Y. TV’ye kiraladıklarını ve davalı Y. TV’nin “B. K.Y.” filmini 01.06.2010 ve 13.07.2010 tarihinde yayınladığını, diğer filmlerin de gösterilip gösterilmediğinin tespitini istediklerini, davalıların eylemleri ile müvekkilinin yayın haklarına tecavüzde bulunduklarını ileri sürerek, tecavüzün ref’ini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000 TL maddi, 7.000 TL manevi tazminatın avans faiziyle birlikte ve FSEK’nın 68. maddesi uyarınca filmlerin bedellerinin 3 katı oranında olmak üzere şimdilik 9.000 TL tazminat davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebini 5.300 TL olarak ıslah etmiş, karşı davanın ise, reddini istemiştir.
Asıl davada davalı D. TV A.Ş. vekili, müvekkili ile H. Ltd. Şti. arasında akdedilen 20.04.2010 tarihli Yayın Hakkı Ek Lisans Sözleşmesi ile müvekkilinin “B. K. Y.” isimli filmin tüm mali haklarını devraldığını, maddi ve manevi tazminat talepleri yersiz olduğu gibi, davacının eser sahibi olmaması nedeniyle de manevi tazminat isteyemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı-karşı davada davacı H. Ltd. Şti. vekili, müvekkilinin dava konusu 30 filmin de içinde bulunduğu 89 adet filmin tüm mali haklarını gerçek hak sahibi olan M.K.’ın mirasçılarıyla yapılan sözleşmelerle, aynı zamanda dava konusu 6 filmin de içinde bulunduğu 41 adet filmin de her türlü mali hakkını yapımcısı ve eser sahibi olan dava dışı Ü. E.’la yapılan sözleşmeler neticesinde devraldığını, davacı-karşı davalının hak sahipliği iddiasında bulunduğu 38 adet filmden “Ş.” ve “H. İ. V.” dışındaki 36 adedinin tüm mali haklarının müvekkiline ait olduğunu ancak, davacı-karşı davalının müvekkilinin hak sahibi olduğu filmler üzerinde tasarrufta bulunarak manevi ve mali haklarına tecavüz ettiğini ileri sürerek, davacı-karşı davalının tecavüzünün ref’i ile men’ini talep ve dava etmiş, asıl davanın ise, reddini istemiştir.
Davalı S.. Y.. vekili, müvekkilinin M. K.’ın mirasçısı olup, üzerinde tasarruf hakkı bulunan bir kısım sinema eserlerini de H. Ltd. Şti.’ne devrettiğini, müvekkili murisinin dava konusu sinema filmlerinin eser sahibi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, FSEK’nın 1995 tarihli değişiklikten önceki düzenlemesi uyarınca eser sahipliğinin onları imal ettirene ait olduğu, dava konu sinema filmlerinin ilk tespitini yapan O. Film’in bir kollektif şirket olup, şirketin 1971 yılında kurulduğu, 1983 yılında da fesih ve tasfiye olduğu, filmler üzerindeki hakların anılan şirketin yetkili imza sahibi dava dışı M. K. tarafından A.D.’ye 29.04.1981 tarihinde devri yapıldığı, A.D.’nin de haklarını davacıya devrettiği, bir tüzel kişilik olan O. Film’in tüzel kişiliğini yitirmiş olup, filmler üzerindeki hakların kanuni mirasçılara geçmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle Mehmet Karahafız’ın mirasçılarının filmler üzerinde mali hak devri yapması da söz konusu olamayacağından davacı ile yapılan lisans sözleşmesi geçerli bir lisans sözleşmesi olup, filmler üzerindeki mali hakkın davacıya ait olduğu ancak, her ne kadar davacı tarafça maddi ve manevi tazminat talebinde de bulunulmuş ise de, hangi filmlerin ve ne zaman gösterildiği hususunda somut bir delil sunulmadığı ve karşı tarafın da gösterime yönelik açık bir kabulü bulunmadığından maddi tazminat isteminin, manevi tazminat isteminin de ispat edilemediği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile dava konusu 38 adet filmin mali haklarının davacıya ait olduğunun tespitine, anılan filmlerden “H. İ. V.” ve “Ş.” filmleri dışında 36 adet film için davalıların yapmış olduğu sözleşmenin geçersiz olduğunun tespiti ile söz konusu filmler dışındaki 36 adet filmin davalılar tarafından kullanılmasının, TV’de gösterilmesinin engellenmesine ve bu şekilde müdahalenin men’i’ne, davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, karşı dava yönünden ise, dava konusu 36 adet filmin mali hakları davacı tarafa ait olduğundan karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl davada davalı S.. Y.. vekili tarafından temyizi üzerine mahkemece 11.09.2014 tarihli ek kararla temyiz isteminin süresinde olmadığı gerekçesiyle, temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece verilen temyiz isteminin reddine dair ek kararı asıl davada davalı S.. Y.. vekili ve kararı asıl davada davacı-karşı davada davalı U. Film Ltd. Şti., asıl davada davalı-karşı davada davacı H. Ltd., asıl davada davalı D. Tv A.Ş. ile katılma yoluyla asıl davada davalı S.. Y.. vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
1- Her ne kadar mahkemece 11.09.2014 tarihli ek kararla asıl davada davalı S.. Y.. vekilinin temyiz isteminin süresinde olmadığı gerekçesiyle, HUMK’nın 432. maddesi gereğince reddine karar verilmiş ise de, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 17. maddesinde ”Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.”, aynı Yasa’nın 20. maddesinde ”13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21’inci maddeye göre yapılır. ” ve 21. maddesinde ”Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükümleri düzenlenmiştir.
Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddesinde de ” Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlere, o yerde de tebligat yapılabilir. Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Muhatap, meslek veya sanatını konutunda icra ediyorsa, kendisi bulunmadığı takdirde memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Bunlardan hiç birinin bulunmaması durumunda tebliğ, aynı konutta sürekli olarak oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Somut olayda asıl davada davalı S.. Y.. vekiline çıkartılan davetiyenin tebliğ mazbatasında ”Tebliğ evrakı adresinde muhatabın işyeri yetkilisinin, müdürünün ve amirinin bulunmadığı, kendisinin iş yerinde daimi çalışan ve evrak kayıt memuru olduğunu beyan eden A.A.’a tebliğ edildi” ibaresi bulunmaktadır. Bu durumda, asıl davada davalı S.. Y.. vekili tarafından tebliğ mazbatasında ismi geçen şahsın çalışanı olmadığı beyan edilerek buna ilişkin sigortalı kaydı sunulması ve özellikle yapılan karar tebliğinin yukarıda belirtilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerine uygun olmaması nedeniyle gerekçeli kararın usulüne uygun tebliğ edildiğindan söz edilemeyeceğinden, öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilerek temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla, mümeyyiz davalı vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin kabulü ile, mahkemece verilen temyiz isteminin reddine dair 11.09.2014 tarihli ek kararın kaldırılmasına ve asıl davada davalı vekilinin temyiz isteminin incelenmesine karar verilmiştir.
2- Asıl davada davalı S.. Y.. vekili, asıl davada davalı-karşı davada davacı H. Ltd., asıl davada davalı D. TV A.Ş. vekillerinin temyiz istemlerinin incelenmesine gelince ise; Dava konusu sinema eseri filmlerinden 1982 yılında alenileşen ”S. A.” ve ”A. P.” dışındaki filmlerin 1971 ila 1981 tarihleri arasında meydana getirilerek alenileştiği ve o tarihlerde yürürlükteki 5846 sayılı FSEK’nın 8. maddesi uyarınca tüm eserlerin yapımcısı “O.Film Kollektif Şirketi M.K. ve H. Ç.’ın” eser sahibi olduğu, bu eserlerin 1983 tarihinde fesih ve tasfiye edilen “O. Film Kollektif Şirketi M.K. ve H. Ç.”ın temsile yetkilisi M. K. tarafından 29.04.1981 tarihinde davacının akidi A.D.’ye devredildiği hususları mahkemenin de kabulündedir.
Gerçekten de, dava konusu sinema eserlerinin meydana getirildiği tarihlerde yürürlükte bulunan FSEK’nın 8. maddesi uyarınca eser sahibi onu imal ettirendir. Dava konusu filmleri imal ettiren (yapımcı) şirketi temsile yetkili Mehmet Karahafız’ın 1983 tarihinde fesih ve tasfiyesine karar verilen şirkete ait filmlerin tasfiye yoluyla mali haklarına sahip olduğu hususu da ispat edilemediğinden adı geçenin mirasçılarının davalılara mali hak devir yetkilerinin bulunmadığına dair mahkeme görüşü isabetlidir.
Ne var ki, Dairemizin 21.03.2008 tarih, 2008/2094 E., 2008/3682 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, imal tarihleri itibariyle sinema eseri sahibine tanınan mali haklar 20 yıllık koruma süresi ile sınırlı olup, koruma süresinin kısa olduğu dönemde yapılan sözleşme ve tasarruflar da ancak yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 20 yıllık süre için hüküm ifade eder. Bir başka deyişle, 20 yıllık koruma süresi eser sahibinden mali hakları devralan kişileri de bağlar. Sinema eseri için tanınan koruma süresi 21.02.2001 tarih ve 4630 sayılı Yasa ile değişik FSEK’nın 27. maddesi ile 70 yıla çıkarılmıştır. FSEK’nın 51/2 ve 59. maddeleri uyarınca aleniyetten itibaren 20 yıllık koruma süresinin sona ermesi ve 4630 sayılı Yasa ile koruma süresinin uzatılmasından dolayı hakkın eser sahibine avdet etmesi sonucunu doğurmakta olup, bu durumdan eser sahibinden mali hak devralanların yararlanması mümkün bulunmamaktadır. Bu bakımdan, dosyada mevcut bilgi ve belgelerden işbu davanın açıldığı 19.08.2010 tarihi itibariyle asıl davada davacı şirketin de dava konusu filmlerin aleniyet tarihinden itibaren 20 yıl ile sınırlı mali hak sahipliğinin tüm eserler bakımından sona erdiği, asıl davada davacının 1983 tarihinde tüzel kişiliği sona eren yapımcı “O. F. K. Ş. M.K. ve H. Ç.”ın kanuni halefinden mali hak devrine dair bir belgenin de ibraz edilmediği, dolayısıyla dava tarihinde asıl davada davacının da mali hak sahipliği bulunmadığı gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın asıl davada davalı S.. Y.., asıl davada davalı-karşı davada davacı H. Ltd., asıl davada davalı D. TV A.Ş. yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin tüm, asıl davada davalı S.. Y.. vekili, asıl davada davalı-karşı davada davacı H. Ltd., asıl davada davalı D. TV A.Ş. vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı S.. Y.. vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin kabulü ile mahkemenin 11.09.2014 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararının kaldırılmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı S.. Y.., asıl davada davalı-karşı davada davacı H. Ltd., asıl davada davalı D.TV A.Ş. vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın asıl davada davalı S.. Y.., asıl davada davalı-karşı davada davacı H. Ltd., asıl davada davalı D. TV A.Ş. yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin tüm, asıl davada davalı S.. Y.. vekili, asıl davada davalı-karşı davada davacı H. Ltd., asıl davada davalı Doğan TV A.Ş. vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.