Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/17191 E. 2014/18348 K. 25.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17191
KARAR NO : 2014/18348
KARAR TARİHİ : 25.11.2014

MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2013
NUMARASI : 2003/307-2013/83

Taraflar arasında görülen davada İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/03/2013 tarih ve 2003/307-2013/83 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16.09.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı vekili Av. Cengiz Kadakaloğlu dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, asıl davada müvekkili Bankanın eski genel müdürü ve çalışanları olan davalıların usulsüz ve mevzuata aykırı kredi işlemleri nedeniyle davacıyı zarara uğrattıklarını ileri sürerek, şimdilik asıl davada 3.504.763.192.000 TL, birleşen davada ise aynı gerekçelerle 15.433.593.054.861 TL banka zararının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı N.. D.. vekili asıl ve birleşen davada, davaların görev, aktif husumet, zamanaşımı ve esastan reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, herne kadar davacı tarafça davalının usulsüz ve mevzuata aykırı işlemleri sonucu verilen krediler nedeniyle zarara uğranıldığı ve zararın davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle dava açılmış ise de; davacı tarafça usulsüz ve mevzuata aykırı işlemler nedeniyle verildiği iddia edilen kredilerden kaynaklanan alacakların 14/02/2006 ve 27/02/2006 tarihli kredi alacağı temlik sözleşmeleri doğrultusunda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından dava dışı … Varlık Yönetimi A.Ş’ne temlik edildiği, Fon‘un davalı hakkında açmış olduğu sorumluluk davalarında ileri sürdüğü zararın kredi alacağı temlik sözleşmelerine konu edilen kredilerin verilmesinden doğan zarar olduğu, fonun bu zarara dayanarak talepte bulunduğu, ancak fonun sorumluluğun kaynağı olan söz konusu şirketlerden olan alacağını 3. bir kişiye devretmek suretiyle artık asıl alacak üzerindeki tasarruf yetkisini tamamen yitirdiği, banka çalışanı olan davalının sorumluluğunun kaynağı olan kredinin fonun tasarrufundan çıktığı, alacağın temlik edilmesi sonucu davacının aktif husumet ehliyetinin kalmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Asıl ve birleşen dava, davalının usulsüz kredi kullandırdığı iddiasına dayalı mali sorumluk davası olup, uyuşmazlık, temliknamenin kapsamının ne olduğu, başka bir deyişle dava konusu zararın tümünü kapsayıp kapsamadığı noktasında toplanmaktadır.Mahkemece, alacağın kredi alacağı temlik sözleşmeleri doğrultusunda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından dava dışı şirkete temlik edildiği, Fon‘un davalı hakkında açmış olduğu sorumluluk davasında ileri sürdüğü zararın temlik sözleşmesine konu edilen kredilerin verilmesinden doğan zarar olduğu, bu bağlamda Fon‘un artık asıl alacak üzerindeki tasarruf yetkisini tamamen yitirdiği, davacının aktif husumet ehliyetinin kalmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, kural olarak alacağın temliki ile mevcut alacağın alacaklısının yerine yeni bir alacaklının geçeceği kuşkusuz ise de, TMSF.nun temlik ettiği alacak kredi borçlarından doğan alacak olup, kabulün aksine temlikname bankanın iç bünyesinde kanuna ve mevzuata aykırı karar ve işlemleri ile bankaya zarar verdiği iddia edilen davalılara karşı yöneltilen talep ve dava hakkını kapsamamaktadır.Esasen, davanın sorumluluk davası olduğu da nazara alınarak temlikin ivazlı olup olmaması ancak dava konusu zararın kapsam ve miktarının belirlenmesinde dikkate alınacak bir husus olması nedeniyle temliknamenin davacının aktif husumetini etkilemeyeceğinin kabulü gerekir.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacının aktif husumet ehliyetinin devam ettiğinin ilkesel olarak kabulü ile uyuşmazlığın ele alınması gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün,davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davalıdan alınarak asıl ve birleşen davada davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.