Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/17186 E. 2014/20136 K. 19.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17186
KARAR NO : 2014/20136
KARAR TARİHİ : 19.12.2014

MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2012
NUMARASI : 2002/360-2012/209

Taraflar arasında görülen davada İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/12/2012 tarih ve 2002/360-2012/209 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve katılma yoluyla davalı N.. D.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı M..A..Bankası TAŞ, Tarişbank Denetim kurulu üyeleri M.. Y.. N.. Ş.. Adalı ile M.. T.. vekili, davalılardan İ.. Ö.. ve H.. S..t’in yönetim kurulu üyesi, N.. D.. ve A.. S..’in genel müdür, F..G..ün ise şube müdürü olarak müvekkili bankada görev yaptıkları sırada bankanın kredi müşterilerinden M.-G. Giyim San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne kullandırılan usulsüz ve mevzuata aykırı krediler nedeniyle bankanın büyük miktarda zarara uğramasına sebebiyet verdiklerini, ileri sürerek, 393.920.899.578,00 TL ana para banka zararının üzerinden ve 08/09/1999 tarihinden itibaren %195 faizi ile birlikte davalılardan yargılama sırasında tespit edilecek sorumlulukları oranında müteselsilen tahsilen karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı N.. D.., A.. S.. vekilleri ile davalı İ.. Ö.. davanın reddini savunmuş, diğer davalı H.. S.. davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar davacı tarafça davalıların usulsüz ve mevzuata aykırı işlemleri sonucu verilen krediler nedeniyle zarara uğranıldığı ve zararın davalılardan tahsili gerektiği gerekçesiyle dava açılmış ise de; davacı tarafça usulsüz ve mevzuata aykırı işlemler nedeniyle verildiği iddia edilen kredilerden kaynaklanan alacakların 23/09/2005 tarihli hasılat paylaşımı alacak satış vaadi sözleşmesi doğrultusunda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından dava dışı RCT Varlık Yönetimi A.Ş.’ye temlik edildiği, dava dışı RCT’nin de söz konusu alacağı yine dava dışı A.. A..’a 04/05/2007 tarihli alacak temlik sözleşmesi ile temlik etmiş olduğu, fonun davalılar hakkında açmış olduğu sorumluluk davasında ileri sürdüğü zararın alacağı temlik
sözleşmesine konu edilen kredilerin verilmesinden doğan zarar olduğu, fonun bu zarara dayanarak talepte bulunduğu, ancak fonun sorumluluğun kaynağı olan söz konusu şirketlerden olan alacağını 3. bir kişiye devretmek suretiyle artık asıl alacak üzerindeki tasarruf yetkisini tamamen yitirdiği, banka çalışanı olan davalıların sorumluluğunun kaynağı olan kredinin Fonun tasarrufundan çıktığı, alacağın temlik edilmesi sonucu davacının aktif husumet ehliyetinin kalmadığı gerekçesiyle, davanın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı N.. D.. vekili temyiz etmiştir.
1 – Dava, davalıların usulsüz kredi kullandırdığı iddiasına dayalı mali sorumluk davası olup, uyuşmazlık, temliknamenin kapsamının ne olduğu, başka bir deyişle dava konusu zararın tümünü kapsayıp kapsamadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, alacağın kredi alacağı temlik sözleşmesi doğrultusunda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından dava dışı şirkete temlik edildiği, fonun davalı hakkında açmış olduğu sorumluluk davasında ileri sürdüğü zararın temlik sözleşmesine konu edilen kredilerin verilmesinden doğan zarar olduğu, bu bağlamda fonun artık asıl alacak üzerindeki tasarruf yetkisini tamamen yitirdiği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, kural olarak alacağın temliki ile mevcut alacağın alacaklısının yerine yeni bir alacaklının geçeceği kuşkusuz ise de TMSF’nin temlik ettiği alacak kredi borçlarından doğan alacak olup, kabulün aksine temlikname bankanın iç bünyesinde kanuna ve mevzuata aykırı karar ve işlemleri ile bankaya zarar verdiği iddia edilen davalılara karşı yöneltilen talep ve dava hakkını kapsamamaktadır. Esasen, davanın sorumluluk davası olduğu da nazara alınarak temlikin ivazlı olup olmaması ancak dava konusu zararın kapsam ve miktarının belirlenmesinde dikkate alınacak bir husus olması nedeniyle temliknamenin davacının aktif husumetini etkilemeyeceğinin kabulü gerekir.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, davacının aktif husumet ehliyetinin devam ettiğinin ilkesel olarak kabulü ile işin esasına girilmek gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2 – Bozma neden ve şekline göre mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre; mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı N.. D..’a iadesine, 19/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.