Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/16402 E. 2014/18216 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16402
KARAR NO : 2014/18216
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

MAHKEMESİ : AFYONKARAHİSAR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Hasımsız olarak görülen davada …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/04/2014 tarih ve 2014/242-2014/218 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı,… Akaryakıt Tur. Gıda Hay. Nak. San. Tic. Ltd. Şti.’nin müdürü ve ortağı olan H.B..ün yaklaşık 6 yıldır tutuklu olduğunu, yapılan yargılama sonucunda da uzun bir süre ceza aldığını, şirketin müdürü ve ortağı H. B..’ün tutuklu olması nedeniyle şirketin işlerinin zamanında görülemediğini, şirket yönetiminin vasıfsız kişilerce yapıldığını, şirketin alacak ve borçlarını zamanında ödeyemediğini, şirketin zarar ederek aciz duruma düşmemesi nedeniyle kayyım atanması gerektiğini ileri sürerek söz konusu şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, 4721 sayılı TMK’nın 397/2. maddesi hükmü uyarınca vesayet makamının sulh hukuk mahkemesi olduğu, aynı kanunun 427/4. maddesi ile de bir tüzel kişinin gerekli organlarından yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması halinde vesayet makamının yönetim kayyumu atayacağının öngörüldüğü, bu düzenleme karşısında tüzel kişilik taşıyan ticaret şirketlerine yönetim kayyımı atanmasına ilişkin istemlerin de sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin mahkemenin görevsiz olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı temyiz etmiştir.
Dava, dava dışı şirkete kayyım atanması talebine ilişkin olup, mahkemece, yukarıda anılan gerekçe dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 397/2. maddesi hükmü uyarınca vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesidir. Aynı Kanun’un 427/4. maddesi ile de bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanmaması halinde vesayet makamının yönetim kayyımı atayacağı öngörülmüştür. Yasa koyucunun anılan bende ilişkin gerekçesinde, söz konusu düzenlemenin türü ve niteliği ne olursa bütün tüzel kişileri kapsadığı belirtilmiştir.
Yasanın açıklanan bu düzenlemesi karşısında, tüzel kişilik taşıyan ticaret şirketlerine yönetim kayyımı atanmasına ilişkin istemlerin de sulh hukuk mahkemesince görülüp sonuçlandırılmasının, yasa normunun lafzına uygun olduğu kuşkusuzdur. Ancak, şirketin uzun süredir işlerinin yürütülemediği ve iflasa sürüklendiği ve şirket müdürünün tutuklu bulunduğu gibi iddialarla kayyım atanması istemiyle açılan böyle bir davada, mutlak biçimde Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlere ilişkin hükümleri ışığında kayyım atanmasını gerekli kılan olguların varlığı ve mahiyetinin değerlendirilerek belirlenmesinde zorunluluk bulunduğundan, ticaret şirketlerine kayyım atanmasına ilişkin davalar da, TTK’nın 4. maddesinin ilk fıkrasının birinci bendinde belirtilen biçimde geniş anlamda ticari dava niteliğindedir.Bir başka anlatımla, ticaret şirketlerine kayyım atanmasına ilişkin davaların, mutlak ticari davalardan olduğunun kabulü gerekir. Bu tür davalar ise Asliye Ticaret Mahkemelerinde, bu mahkemenin bulunmadığı yerlerde asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemelerinde incelenip sonuçlandırılacaktır. Dairemizin kökleşmiş içtihatları ve vesayet makamları kararlarının temyiz mercii olan Yüksek 2. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş görüşü de bu yöndedir. Öte yandan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4 ve 5. maddelerinde Ticaret Mahkemelerinin görevleri kapsamına “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri”nin de dahil edilmiş olması Dairemizin kökleşmiş içtihatlarını desteklemektedir.
Bu itibarla, mahkemece uyuşmazlığa asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, anılan gerekçe ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacının temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.