Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/15990 E. 2014/18055 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15990
KARAR NO : 2014/18055
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2013
NUMARASI : 2011/580-2013/309

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/05/2013 tarih ve 2011/580-2013/309 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 15.02.2010 tarihinde davalıya ait hastanenin göz bölümünün müvekkilince işletilmesi konusunda 3 yıl süreli sözleşme yapıldığını, davalının hiçbir sebep yokken ve şartları da gözetmeden sözleşmeyi feshettiğini, müvekkiline ait ücretlerden ödenmesi gerekenlerin ödenmediği gerekçesi ile sözleşmenin haksız feshinin tespiti, doğan alacaklarının tahsili, maruz kalınan zararın ve kar mahrumiyetinin hesaplanarak şimdilik 11.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş¸ ıslahla talebini 307.272,84 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin 6.1.maddesine göre müvekkilince yapılan inceleme ve araştırmalar sonucu iş birliği protokolü kapsamında müvekkili hastanede “excimer” lazer ameliyatı yapılan hastaların büyük çoğunluğunun hastane kayıtlarına girişinin yapılmadığı ve gizlendiğinin tespit edildiği için sözleşmenin feshedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına, toplanan delillere ve düzenlenen kök-ek bilirkişi raporlarına göre, taraflar arasında düzenlenen 15.02.2010 tarihli sözleşmenin davalı tarafça tek taraflı olarak fesih edildiği, davalı tarafın davacının hastane kayıtlarına işlemeksizin hasta tedavi ettiği, excimer lazer ameliyat yaptığı gerekçesi ile feshettiğini, sözleşmenin feshinin haklı sebeplere dayandığını iddia ettiği, 6100 sayılı HMK’nın 190/1.maddesine göre ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkartan tarafa ait olduğu, sözleşmenin haklı sebeple fesih edildiğini iddia eden davalının bu iddiasını ispat etmesi gerektiği, davalının iddiasını ispatlayamamış olduğu, sözleşmenin gerekçesiz olarak ve haksız bir şekilde davalı tarafça fesih edildiği gerekçesiyle, 307.272,84 TL’nin 11.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, taraflar arasında düzenlenen İş Birliği Protokolü başlıklı 15.02.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan bakiye ücretin tahsili ve sözleşmenin haksız fesih edildiği iddiası ile tazminat talebi istemine ilişkindir. Mahkemece feshin haksız olduğu kabul edilerek fesihten sonra kalan sözleşme süresi için mahrum kalınan kâra hükmedilmiştir. Sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunun 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 96. maddesi uyarınca, alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiçbir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bundan doğan zararı tazmine mecburdur. Anılan yasa maddesi gereğince, İş Birliği Protokolü başlıklı 15.02.2010 tarihli sözleşmeyi haksız feshettiği sabit olan davalı, davacının zararını tazminle mükelleftir. Bununla birlikte 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 325. maddesi “İş sahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi yapmağa mecbur olmaksızın mukaveledeki ücreti isteyebilir. Şu kadar ki, işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeyi mahsup ettirmeğe mecburdur.” hükmünü haiz olup, BK’nın 98. maddesi delaletiyle BK’nın 44. maddesi gereğince de davacı taraf zararının artmasını önlemek için gerekli tüm önlemleri almalıdır. Sözü geçen yasa maddeleri uyarınca, tazminat talep etme hakkı bulunan davacının aynı şartlardaki sağlık hizmetleri işini ne kadar sürede bulabileceği belirlenerek, bu süre içinde mahrum kaldığı ücret ile bu süre içinde yapmadığı giderler nazara alınarak ne miktar alacağa hak kazandığının tespiti gerekir. Ancak bu husus hakimin özel bilgisiyle halledebileceği bir durum olmadığından mahkemece bu konuda bilirkişilerden ek rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken fesih tarihi ile sözleşme süresinin bitim tarihi arasındaki sürenin tamamı için yazılı şekilde tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle, kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.