Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/15301 E. 2015/5709 K. 22.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15301
KARAR NO : 2015/5709
KARAR TARİHİ : 22.04.2015

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/11/2013 tarih ve 2012/489-2013/535 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi temlik alan davacı vekili ile davalılar tarafından ayrı ayrı istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların tasfiye halinde … Bankası … Şubesi ile 12.04.1996 tarihinde genel kredi sözleşmesi, 06.08.1997 tarihinde de zeyilname imzaladıklarını, kredinin asıl borçlusunun davalı … olup, diğer davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, davalıların hem sözleşme hem de zeyilname gereğince borçlarını ödemediklerinden davalılara ihtarname gönderildiğini, buna rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle davalılar hakkında icra takibi başlatıldığını, davalıların takipte faiz oranı ve tutarı ile BSMV miktarına itiraz ettiklerini oysa, kredi sözleşmesinde uygulanacak faiz oranlarının açıkça belirtildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla davalı … için, 18.748, 29 TL faiz ve BSMV alacağının, ana para 1.481,48 TL’ne 15.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %105 temerrüt faizi, BSMV ve fer’ileri, davalı … için, 15.777, 33 TL faiz ve BSMV alacağının, ana para 1.264,94 TL’ne 15.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %105 temerrüt faizi, BSMV ve fer’ileri, davalı … için, 8.917, 33 TL faiz ve BSMV alacağının, ana para 764,94 TL’ye 15.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %105 temerrüt faizi, BSMV ve fer’ileri ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, icra takibine yaptıkları itirazın yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı …’nun asıl borçlu, diğer davalıların kefil olarak imzaladıkları genel kredi sözleşmesinden doğan borcun ödenmesi amacıyla davacının davalılar hakkında öncelikle ihtiyati haciz kararı alıp, sonrasında icra takibi başlattığı, davalıların icra takibine faiz ve faiz oranı yönünden kısmi itirazda bulundukları, icra takip dosyasının 2 kez yenilendiği ve davalılar hakkında … 2. İcra Müdürlüğü’nün 2000/4388 E. sayılı dosyasının yenilenmekle 2010/6089 E. üzerinden devam ettiği, yargılama sırasında alacağın …Bankası A….ye alacak temlik sözleşmesi ile temlik edildiği, sözleşmede asıl borçlu olan davalı …’nun tüm borç ve fer’ilerinden ayrıca, kredi arttırılması zeyilnamesinde imzası bulunan davalı …’nun da aynı miktardan sorumlu olduğu, sözleşmeyi kefil olarak imzalayan davalı …’nın ilk sözleşmenin kefalet limiti dahilinde sorumluluğu bulunduğu, temerrütün ihtarla uyuşacağı, her ne kadar söz konusu alacak ile ilgili davalılar hakkında derdest bir icra takip dosyası mevcut ise de, dosyanın asıl alacak yönünden devam ettiği, faiz ve faiz oranına süresinde itiraz edilmiş olmasına rağmen itirazın iptali davası açılmadığından genel alacak hükümlerine göre icra takip tarihinden 15.10.2012 tarihine kadar işlemiş faiz miktarının davalılardan talep edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile … 2. İcra Müdürlüğü’nün 2010/6089 E. sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla davalı …’nın 500 TL asıl, 6.760,48 TL işlemiş faiz olarak 7.260,48 TL’den sınırlı sorumlu olmak üzere, davalılar … ve …’dan 1.211,91 TL asıl, 15.042,04 TL işlemiş temerrüt faizi ve gider vergisi olmak üzere toplam 16.253,95 TL’nin müştereken ve müteselsilen 15.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek %105 temerrüt faizi ve %5 BSMV ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, temlik alan davacı vekili ile davalılar ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
1-Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, 6100 sayılı HMK’nın 294/3 madde ve fıkrasında “Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.” aynı Yasa’nın 297/2 madde ve fıkrasında ise “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu itibarla, mahkemece verilen kısa karar kanunda yazılı işbu unsurları ihtiva etmemektedir.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’nın 382 ve devamı maddelerinde gerekse de yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmek suretiyle davalı … yönünden 1.211,91 TL asıl, 15.042,04 TL işlemiş temerrüt faizi ve gider vergisi olmak üzere toplam 16.253,95 TL’nın temerrüt faizi ve BSMV ile birlikte tahsiline karar verilmiş ise de, davacı tarafın dava dilekçesinde anılan davalı yönünden 15.777,33 TL faiz ve BSMV alacağının, ana para 1.264,94 TL’ye işletilecek temerrüt faizi ve BSMV ile tahsilini istemiş ve davayı ıslah da etmemiş olması karşısında mahkemece işbu davalı yönünden talebi de aşar ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratır şekilde karar verilmesi de doğru olmamış, bu nedenlerle kararın re’sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekili ile davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.