YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15150
KARAR NO : 2014/20342
KARAR TARİHİ : 24.12.2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) 30. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2011
NUMARASI : 2011/27-2011/20
Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 30. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/09/2011 tarih ve 2011/27-2011/20 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı TMSF vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 18.08.2006 tarihinde yapılan 2002, 2003, 2004 faaliyet yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısında bu yılları kapsayan denetim kurulu rapor içeriğine göre şirketi zarara uğratan davalılar hakkında mali sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini, bu konuda denetim kuruluna yetki verildiğini, davalıların TTK hükümlerine aykırı hareket ederek şirketi zarara uğrattıklarını, … Grubuna dahil faaliyet gösteren kuruluşlarda personel olan yönetim ve denetim kurulu üyelerinin şirketi gayri faal tutmaları nedeniyle zarara uğrattıklarını, muhasebe ilke ve prensiplerine aykırı işlemlere cevaz verdiklerini, kendi dönemlerinde yapmış oldukları tasarruflar ve hatalı işlemlerle ilgili olarak gerekli prosedürü işletmediklerini, gerekli önlemleri almadıklarını ileri şimdilik 10.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte sınırsız sorumlu olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerinin şirkete verdikleri iddia edilen zarardan sorumlu tutulabilmeleri için öncelikle zararın tespitinin gerektiği, Şişli Sulh Ceza Mahkemesi’nin 14.08.2003 tarih 426 müterafik sayılı tedbir kararına rağmen davacı şirket kasasından dava dışı C. E.’ya 757.222,00 Euro ödemede bulunulduğu, oluşan bu zarardan sorumlu oldukları, Zonguldak Çimento ve Maden Çimento’ya ödenen paraların tahsilinin talep edildiğine dair dosyada belge bulunmadığı, bu nedenle henüz bir zarardan da söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 757.222,00 Euro’nun 23/07/2003 ödeme tarihi itibariyle 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca Euro bedeli faizi ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı TMSF vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, 6762 sayılı Yasa’nın 341. maddesi uyarınca, davalı eski yöneticiler ve denetçiler tarafından davacı şirketin zarara uğratıldığı iddiasına dayalı sorumluluk davasıdır.
Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, TTK’nın 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticiler oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir (G.. E.. Ticari İşletme ve Şirketler, s:1941, 1942, 1999). Nitekim TTK’nın 338. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Yine TTK’nın 337. maddesinde, yeni seçilen veya tayin olunan yönetim kurulu üyelerinin, seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmeye mecbur oldukları, aksi halde seleflerinin sorumluluklarına iştirak edecekleri belirtilmiştir. Denetim kurulu üyelerinin de kusursuz olduklarını ispat etmedikçe zarardan sorumlu bulundukları, TTK’nın 359. maddesinde düzenlenmiştir.
Dava konusu olayda davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerine isnat edilen kusurlu eylemlerden birisi de davacı şirketin ticari bir neden olmaksızın grup şirketlerine para aktarılmasıdır. Davacı şirket ortaklarınca paranın davacı şirketin ticari amaçları doğrultusunda, kendi ticari faaliyetleri için kullanılması gerekirken, ticari teamüllere aykırı bir şekilde ve basiretsiz davranmak suretiyle, başka bir şirkete aktarılması, şirket açısından bir zarardır. Üstelik zarar, usulsüz işlem anında gerçekleşmiştir. Dolayısıyla zararın gerçekleşmiş sayılması için paranın gönderildiği şirkete başvurulması ve ona karşı tüm yasal yolların tüketilmiş olması gerekmez. Davalılara isnat edilen bir diğer eylem ise, dava dışı B.. Hidroelektrik Santrali A.Ş’den alınan borç para ile Uzan Grubu’na ait şirketlerden hisse senedi alınarak davacıyı zarara uğrattıklarıdır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının bu zarar iddiasının soyut olduğu, davacı şirketin defterlerinde duran varlıklar içinde iştirak hisselerinin kayıtlı olduğu, davacının zararından bahsedilebilmek için hissesi alınan dava dışı şirketlerden hisse bedelinden daha düşük temettü gelirinin elde edilmesi veya bu şirketlerin tasfiye sürecine girip davacı hissesine isabet eden tasfiye payının tahsil edilememesinin gerektiği, oysa böyle bir durumun mevcut olmadığı belirtilmiş ise de,
davacı şirketin borç alarak yatırım yapmasının ticari olup olmadığı, netice itibariyle bu yatırım sonucu davacının kazanç elde edip etmediği, alınan borç ile elde edilen kazancın ne olduğu açıklanmamış, davacının defterlerinde dava dışı şirketlere ait hisselerin kayıtlı olmasının zarar oluşturmadığı belirtilmiştir. Oysa davacı şirket, ortakları tarafından ödenen sermaye ile ve gerektiğinde usulüne uygun bir şekilde borçlanmak suretiyle ticari amaçları doğrultusunda kendi ticari faaliyetleri içinde yatırım yaparak kazanç getirici işler yapması gerekirken, ticari teamüllere uygun olmayarak basiretsiz bir şekilde her hangi bir dayanağı olmaksızın netice itibariyle yüksek bir kar elde edilmeksizin dava dışı şirketlerin hisselerini devralması davacı için bir zarardır.
O halde mahkemece anılan işlemler ile zararın gerçekleşmiş olduğu, davalıların kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri taktirde zarardan sorumlu bulundukları ve yine denetim kurulu üyesi olan davalının sorumluluğunun, bu sıfatı dikkate alınarak ayrıca değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Öte yandan, davacı taraf şirket kasasından dava dışı C.. E..’ya usulsüz 757.422,00 Euro ödeme yapıldığı iddiasında bulunmuş, mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda da bu miktar bakımından davalıların sorumlu olacakları kabul edilmiş ise de kararın gerekçe ve hüküm kısmında 757.222,00 Euro’nun davalılardan tahsiline karar verilmiş olması doğru bulunmamış, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının da kabulü ile kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, 24.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.