YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13917
KARAR NO : 2014/20170
KARAR TARİHİ : 22.12.2014
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2014
NUMARASI : 2013/227-2014/178
Taraflar arasında görülen davada Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27/05/2014 tarih ve 2013/227-2014/178 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 1.715,00 TL sermaye ile pay sahibi olduğunu, davalı şirketin 09.03.2011 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında TTK’nun 368. maddesinde ve ana sözleşmenin 24. maddesinde gösterilen çağrı usulüne uyulmayarak müvekkilinin toplantıya katılmasına engel olunduğunu, toplantı çağrısı, taahhütlü mektupla gönderilmişse bile müvekkiline ulaşmadığını, yapılan genel kurulda yönetim kurulunun ibrasına ilişkin oylamada, oy kullanma hakkı bulunmayan M.. Ö..’in oy kullandığını, kendisinin ticari mümessil olduğunu, toplantıda sermaye artırılmasının gerekliliği ve artırılma şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmadan ve gerekçesi açıklanmadan sermaye artırımı kararı alındığını, bu şekilde çoğunluğun çıkarları gözetilmeden ve azınlığın payını küçültmek amacı gütmek suretiyle paydaşların zarara uğratıldığını, daha önce 2003 yılında alınan sermaye artırım kararının da mahkeme kararıyla iptaline karar verildiğini, ayrıca şirket hisse devirlerinin iptaline ilişkin daha önce alınan kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen hisse oranlarının yeniden düzenlenmediğini, iptali istenilen genel kurulda mahkeme kararından önceki hisse oranlarına göre oylama yapılarak karar alındığını ileri sürerek, 09.03.2011 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, toplantıya ait ilanların, uzun yıllardır uygulanan usul ile TTK’nun 368. maddesine uygun olarak Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, davacının, müvekkili şirkete bildirdiği adresine toplantıya çağrı tebligatının gönderildiğini ancak davacının toplantıya katılmadığını, davacının 29.03.2011 tarihinde vermiş olduğu iki dilekçeden birinde yeni adresini bildirdiğini, diğerinde ise “09.03.2011 tarihinde yapılan genel kurulda alınan karar gereği sermaye artırımına katılıyorum ve taahhüt ediyorum” şeklinde beyanda bulunduğunu, davacının, dava açma hakkının bulunmadığını, alınan kararların usule uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu toplantıda gerekli toplantı karar nisabının bulunduğu, alınan ve iptalleri istenen kararların yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyiniyet kurallarına uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı şirketin 09.03.2011 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda benimsenen bilirkişi raporuna göre, davaya konu toplantıda gerekli karar nisaplarının sağlandığı, alınan kararların yasa ve ana sözleşme hükümleri ile objektif iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükme esas alınan SMMM bilirkişi raporunda toplantı ve karar nisaplarının sağlandığı, toplantıya katılmayanların oy oranının karar nisabını etkilemediği, şirket ana sözleşmesinde genel kurul kararları ile ilgili özel bir düzenlemenin bulunmadığı, sermaye artırımına neden ihtiyaç duyulduğu konusunda bir açıklama bulunmadığı ancak toplantıya katılan pay sahiplerinin de sermaye artırımına ilişkin gündem maddesi ile ilgili açıklama istediklerine dair bir kaydın bulunmadığından bahisle alınan kararların usul ve yasaya uygun olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili toplantı ve karar nisapları hesaplanırken usulsüz olduğu mahkeme kararıyla tespit olunan devirler öncesi dönem pay miktarlarının dikkate alınmadığı, yine sermaye artırımına dair daha önce hukuka aykırı olduğundan bahisle iptal edilen genel kurul kararının dikkate alınmadığı gibi şirketin sermaye artırımı koşullarının oluşup oluşmadığının da yeterince incelenmediğini beyanla hükme esas alınan bilirkişi raporuna ciddi itirazlarda bulunmuştur. Davacı tarafın bu itirazları yeterince karşılanmadığı gibi mahkemece, sırf oy nisaplarının yeterli olmasının genel kurulda alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olmadığını kabule yeterli bulunmadığı da göz ardı edilmiştir. Bu itibarla, mahkemece konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak davacı itirazlarını da karşılar mahiyette rapor alınmak suretiyle dava konusu genel kurul kararlarının iptali koşullarının bulunup bulunmadığının tespiti ile sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna göre karar tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.