Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/13912 E. 2014/20093 K. 19.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13912
KARAR NO : 2014/20093
KARAR TARİHİ : 19.12.2014

MAHKEMESİ : ORTACA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2013
NUMARASI : 2010/360-2013/923

Taraflar arasında görülen davada Ortaca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/11/2013 tarih ve 2010/360-2013/923 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK’nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl ve birleşen davalarda, davalı şirketin nakliye alacağından dolayı haklarında icra takibi yaptığını, takibin belgeye dayandırılmadığını, şirketin sahibinin kooperatifin eski başkanı olduğunu, hakkında usulsüz işlemlerden dolayı ceza davası açıldığını, davalıya borçları bulunmadığını ileri sürerek, icra dosyalarından dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalının fatura karşılığı taşıma işi yaptığı, buna ilişkin faturaları defterine kaydettiği, ancak defterlerin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, kendi lehine delil teşkil etmeyeceği, davacı kooperatifin amacının taşıma olması, üyeleri aracılığı ile nakliye işi yapması gerekirken davalı şirketle iş yapmasının hukuka aykırı olduğu, birleşen davada ise bankadan kooperatife gönderilen paranın borcun tasfiyesine ilişkin olduğu, davalının bu paranın ne amaçla gönderildiğini ispatlayamadığı, asıl ve birleşen davanın reddi gerektiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kabulüne, davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir
1- HMK’nın 297/2. maddesi uyarınca, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Bu yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Ayrıca, TC. Anayasası yargılamanın aleniyeti ilkesinin benimsemiş olup, bunun anlamı yargılamanın açık yürütülmesi, hüküm fıkrası ile gerekçenin birbirine uygun olması gerekir.

Somut olayda, ilamın gerekçe kısmında asıl ve birleşen davaların reddine, hüküm kısmında ise asıl ve birleşen davaların kabulüne şeklinde karar verilmiş olup, anılan karar yukarıda belirtilen HMK’nın 297/2. maddesi anlamında açık olmadığı gibi, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında da çelişki mevcuttur.
Bu itibarla, mahkemece HMK’nın 297/2. maddesi uyarınca açık ve tereddüt uyandırmayacak ve gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişkiye neden olmayacak şekilde karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre asıl ve birleşen davada davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek bulunmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıya iadesine, 19.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.