Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/13770 E. 2014/19426 K. 10.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13770
KARAR NO : 2014/19426
KARAR TARİHİ : 10.12.2014

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada …(Kapatılan) 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06/08/2013 tarih ve 2013/82-2013/19 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortaklarından olduğunu, şirket ortaklığından ayrılmak istediğini beyan etmesi üzerine şirket ortaklar kurulunun 17.09.2008 tarih 15 nolu şirketin mal varlığı paylaşımı konulu kararı ile müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılma şartlarının kararlaştırıldığını, buna göre şirketin mal varlığının güncel fiyatlar üzerinden hesaplanarak hissesi karşılığı olan bedelin ödeneceğini, ayrıca şirketin 01.01.2006-31.08.2008 tarihleri arasındaki bütün faaliyetlerinden elde ettiği kar-zararın hesaplanarak davacı müvekkiline hissesi oranında kar payının ödeneceğinin kararlaştırıldığını, yapılan mal paylaşımı sonucunda davacı müvekkiline 3 adet makine ile …plakalı aracın verilmesi kararlaştırılmış ise de; makineler ve aracın müvekkiline teslim edildiğini ancak yasal devirlerin yapılmadığını, bağımsız heyetin hazırladığı raporun sonuç bölümünde müvekkiline 217.991 TL ödenmesi gerektiğinin belirtildiğini, kararın taraflara tebliğ edildiğini, taahhüt edilen bir ay içinde ve sonrasında müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, ödenmeyen kar payının tahsili amacıyla … 13. İcra Müdürlüğü’nün 2009/5870 Esas sayılı dosyası ile davalılar aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların borçlu olmadıklarını ileri sürerek itiraz edip takibi durdurduklarını, itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; ortaklar kararı gereğince davacıya hisse bedeli olarak makine ve araç teslim edildiğini, davacının bu makinelerle iş yeri kurup aynı iş kolunda izin almaksızın çalışmaya başladığını, davacının buna rağmen hisse devrine yanaşmadığını, bu tutumun anlaşmaya aykırı olduğunu, şirketin tasfiyesi için … 3 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/492 Esas sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini, davacının talebi göz önüne alındığında kar payının tasfiye sonunda mahkemece atanan tasfiye memuru tarafından yapılması gerektiğini, ortaklıktan çıkma payının borçlusunun şirket olduğunu, diğer davalı ortaklar açısından borç altına girme sorumluluğu olmadığından husumet itirazında bulunduklarını davanın mahkeme sonunda belli olacak tasfiye memuruna yöneltilmesi gerekeceğini, şirketin kar payının net bir meblağ olmadığını, bu nedenle icra inkar tazminatı istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; 17.09.2008 tarihli ortaklar kurulu kararı, daha sonradan imzalanan mutabakat zaptı dikkate alındığında davacının ortaklıktan ayrılma bedelinin …Elektronik Nakış San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin mal varlığından verileceğinin, bunun karşılığında davacının şirket payını diğer ortaklara devredeceğinin kararlaştırılmış olduğu, oysa ki bir ortağın payını diğer bir ortağa veya 3. bir kişiye devretmesi halinde bunun bedelinin payı devralacak kişi tarafından ödenmesi gerektiği, bu sebeple davaya konu olayda tarafların ortak amacının tespit edilmesinin önem taşıdığı, davacı ve davalıların ortak amacının davacının şirket ortaklığından çıkması olduğu, çıkma payının sadece şirketten istenebileceği, dolayısıyla davalı ortakların pasif husumet ehliyetlerinin olmadığı, davalı şirketin ise fesih ve tasfiyesine karar verilmiş olup anılan kararın kesinleştiği, ancak davacının ortaklık payını devretmediği, bundan sonra da payını devretmesi imkanı kalmadığı, şirket tasfiye aşamasında olduğundan yasa hükümlerine göre tasfiye prosedürünün tamamlanması sonucunda şirketin aktif ve pasifleri belirlenip , borçları ödendikten sonra kalan bir şey olur ise ortaklara ortaklık payları oranında dağıtılması görevinin tasfiye memurunda olduğu, dolayısıyla 17.09.2008 tarihli ortaklar kurulu kararı ve mutabakat zaptının gelinen aşamada uygulanabilirliğinin kalmadığı ve davacının davalı şirketten de ortaklıktan çıkma payı talep edemeyeceği gerekçesiyle davalı şirket aleyhine açılan davanın usulden, diğer davalılar aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının ortaklar kurulu kararı uyarınca hissesini devretmemiş olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 10/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.