YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13526
KARAR NO : 2014/20173
KARAR TARİHİ : 22.12.2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2014
NUMARASI : 2011/251-2014/9
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/01/2014 tarih ve 2011/251-2014/9 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı adına tescilli 117818 nolu “Karel+Şekil” ibareli markanın reaktif güç rölesi, reaktif güç metresi ürünleri bakımından, 2000 16217 nolu “Karel” ibareli markanın ise tescilli olduğu 9. sınıfta yer alan ürünler bakımından kullanılmadığını ileri sürerek, anılan markaların 556 sayılı KHK’nın 14. ve 42/c maddeleri gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu ürünlerin kullanıldığını, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunu, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, markanın müvekkili firmanın ticaret unvanını da oluşturduğunu, markanın yurt dışında çok sayıda ülkede tescilli olduğunu ve pazar payının yüksek olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı markanın can kurtarıcı ve koruyucu donanımlar, gözlükler, güneş gözlükleri lensler, bunların kutuları, dozaj ayarlayıcılar sinek ve haşerat kovucu veya yok edici cihazlar, laboratuvarlarda kullanılan özel mobilyalarda kullanılmadığı diğerlerinde kullanıldığı, davacı vekili bilirkişi raporunda markanın bağlantılı ürünlerde kullanılmadığı halde kullanılmış gibi görüş belirtildiğini bildirmiş ise de, rapor bizzat defter kayıtları üzerinde mahallinde inceleme yapılarak hazırlandığından ve markanın kullanıldığı ürününün bizzat marka sahibi tarafından üretilmesi zorunluluğu bulunmadığından itirazların haklı görülmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalı adına tescilli 117818 ve 160217 nolu marka kapsamında bulunan 9.sınıfta yer alan: cankurtarıcı ve koruyucu donanımlar, gözlükler, güneş gözlükleri, lensler, bunların kutuları, dozaj ayarlayıcılar, sinek ve haşere kovucu veya yok edici cihazlar, labaratuarda kullanılan özel mobilyalar için markanın hükümsüzlüğüne, diğer ürünler için talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı markasının kullanılmama nedeniyle hükümsüz sayılması istemine ilişkindir.
556 sayılı KHK’nin 14.maddesi uyarınca marka sahibi, tescilli markasını kural olarak yurt içinde veya ihracatta, kendisi veya izni ile 3.şahıs tarafından sicilde kayıtlı mallar ve hizmetler için işlevlerine uygun, ciddi, ekonomik şekilde kullanmak ve markayı kullanmaya kesintisiz beş yıl süreyle ara vermemek zorundadır.
Somut olayda da davalı taraf markasını kesintisiz olarak tescilli olduğu 9. sınıfta yer alan tüm mal ve hizmetler yönünden kullandığını savunmuş olup, delil olarak muhtelif tarihli faturalara ve şirket ticari defter ve kayıtlarına dayanmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalının faaliyetlerine ilişkin olarak gruplama yöntemiyle davalı markasının tescilli olduğu 9. sınıftaki mal ve hizmetlerle eşleştirme yapılmak suretiyle davalının “can kurtarıcı ve koruyucu donanımlar, gözlükler, güneş gözlükleri lensler, bunların kutuları, dozaj ayarlayıcılar sinek ve haşerat kovucu veya yok edici cihazlar, laboratuvarlarda kullanılan özel mobilyalarda” markasını kullanmadığı, diğer mal ve hizmet sınıfları yönünden ise markasını kullandığı tespit edilmiş ve mahkemece de bu rapora göre yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacı vekili, davalının “haberleşme cihazları: Telefonlar, fakslar, telefakslar, teleksler, telgraf makineleri, mobil telefonlar, telsizler, telsiz telefonlar, telefon santralleri, kameralar” malları haricindeki 9. sınıf mal ve hizmetler yönünden markasını kullanmadığını, bilirkişilerin gruplama ve eşleştirme yöntemiyle yaptığı değerlendirmelerin hatalı olduğunu iddia ederek bilirkişi raporuna ciddi itirazlarda bulunmuştur. Mahkemece, davalının markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerin tümü yönünden fiilen kullanımı olup olmadığının tespiti hususunda davacının itirazlarını da karşılar mahiyette ek rapor veya yeni bir bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.