Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/13383 E. 2014/19944 K. 17.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13383
KARAR NO : 2014/19944
KARAR TARİHİ : 17.12.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2014
NUMARASI : 2012/162-2014/109

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/04/2014 tarih ve 2012/162-2014/109 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 12/08/2011 tarihinde taşıma sözleşmesi imzalandığını, davacı tarafından verilen taşıma hizmetine istinaden düzenlenen navlun faturalarının bedeli ödenmediğinden davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; davalının takibe yaptığı itirazının iptaline, alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirket tarafından Afganistan’a götürülmeyen sebze ve meyveler dolayısıyla davalının zarar ettiğini, müvekkilinin davacının edimlerini yerine getirdiği taşımalara ilişkin tüm navlun bedellerinin ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; merkezi Afganistan olan davacı şirketin Türkiye’de dar mükellefiyet uygulamasıyla hasılat defteri tuttuğu, davacınn usulüne uygun tutulan 2011 yılı hasılat defterine 10 adet fatura karşılığı 82.327,30 Euro tutarında davalı adına düzenlenen taşıma bedeli faturasının kayıtlı olduğu, davalı tarafın dilekçesindeki kabuller de dikkate alınarak davalının ödemeleri toplamının 37.251,00 Euro olduğu, buna göre de takip tarihi olan 23/03/2012 tarih itibari ile 45.076,30 Euro asıl alacağın bulunduğu, davalı tarafın kendisine teslim edilmiş faturalarla ilgili TTK 21/2 maddesi gereğince 8 günlük yasal süre içerisinde itirazda bulunduğuna ilişkin bir belge sunulmadığı, davalının ticari defter ve kayıtlarının ibrazı için yapılan meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen sunulmadığı; davalının HMK 222/5 maddesi gereğince defterlerini ibrazından kaçınmış sayılacağı, takipten önce davalının temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle; davanın kabulüne, takip dosyasında davalının borca itirazının kısmen iptali ile, takibin 45.076,30 Euro asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 4/a md. gereğince temerrüt faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin alacak talebinin reddine, İİK 67/2 maddesi gereğince 45.076,30 Euro üzerinden takip tarihine göre %40 oranı ile hesaplanan 18.030,52 Euro icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) numaralı bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacının Afgan şirketi olduğu anlaşılmakta olup, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun’un 48. maddesi gereğince Türk Mahkemesi’nde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise dava açanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutabileceği düzenlenmiştir. Anılan maddede öngörülen teminat hususu mahkemece re’sen gözetilmelidir. Bu sebeple mahkemece, yabancılık teminatı yatırılması hususunun 5718 sayılı MÖHUK’nın 48. maddesi hükmü çerçevesinde irdelenmesi gerekirken olayda uygulanma yeri bulunmayan 6100 sayılı HMK’nın 84/1. maddesi gereğince yabancılık teminatı yatırılmasına ilişkin itirazın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
3- Kabule göre de, davalı şirketin yasal defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere talimat mahkemesince defter, kayıt ve belgelerin ibrazı için çıkartılan meşruhatlı davetiyenin “daimi işçisi Ü..K..” şerhini içerdiği anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13., Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin ise 20. ve 21. maddesi hükümlerine göre, tebligatın tüzel kişinin yetkili mümessillerinden birine, tüzel kişinin tebligatı almaya yetkililerinin her hangi bir nedenle mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmamaları ya da o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde görev itibariyle tüzel kişinin bu kişilerden sonra gelen yetkili memur veya müstahdemine veya evrak mamuru gibi esasen bu işlerle görevli bir kişiye, bunların da bulunmaması halinde bu hususun mazbatada belirtilmesi koşuluyla tebligatın tüzel kişinin orada hazır bulunan diğer memur veya müstahdemine yapılması gerekir. Az önce de açıklandığı gibi somut uyuşmazlıkta davalı şirket adına çıkartılan defter ibrazına ilişkin tebligatta tebliğ evrakının “daimi işçisi Ü.. K..’a” tebliğ edildiği yazılı bulunsa da mazbatada yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda bir açıklık bulunmadığından, geçersiz tebliğe rağmen ticari defter ve kayıtlarının ibrazı için verilen sürede teslim edilmemesi sebebiyle davalının HMK’nın 222/5 maddesi gereğince defterlerini ibrazından kaçınmış sayılacağı kabul edilerek hüküm kurulması doğru olmamış, kararın temyiz eden davalı şirket yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; taraflar arasında düzenlenen taşıma sözleşmesinin “ödeme” başlıklı 9. maddesinde navlun alacağının alıcının kaşe/imzasını taşıyan ve taşıtanın şeklen onay verdiği orijinal konşimentoyu teslim etmesine müteakip fatura tarihi + 10 gün içinde ödeneceği belirtilmiştir. Yine dosya içerisinde bulunan ve davalı tarafından davacıya hitaben düzenlenen 21.10.2011 tarihli belgede; vadesi geçmiş olan 26.09.2011 tarihli 263365 nolu 18.020,00 Euro’luk faturanın 26.10.2011 tarihinde, 29.09.2011 tarihli 263380 nolu 10.130,40 Euro’luk faturanın ise 28.10.2011 tarihinde davacı hesabına havale yapılarak ödeneceği ifade edilmiştir. Bu suretle, taraflar arasındaki sözleşme hükmü ile adı geçen belge nazara alınarak temerrüt tarihinin belirlenmesi gerekirken davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği kabul edilerek karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına, (4) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 17/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.