Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/13090 E. 2014/20314 K. 23.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13090
KARAR NO : 2014/20314
KARAR TARİHİ : 23.12.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2014
NUMARASI : 2012/77-2014/92

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/04/2014 tarih ve 2012/77-2014/92 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin E.. D..isimli firmanın sahibi olduğunu, bu işletmesinin mağaza dizaynı ile tasarım tescil belgesi aldığını, davalı A..ile müvekkili arasında ..D..Franchaise Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile müvekkilinin tescilli dizaynının davalı işyerine kurulduğunu, ancak davalının baştan itibaren kötüniyetli davranarak müvekkilinin yaptığı yatırım ve çalışmalardan faydalanmayı amaçladığını, sözleşmeyi süresinden evvel feshettiğini, buna rağmen müvekkilinin tasarımını kullanmaya devam ettiğini, sözleşmedeki bir kısım edimlerini de yerine getirmediğini, kuru temizleme faaliyetine son vererek taşınmazı boşaltmadığını, birikmiş hasılat borcunu ödemediğini, davalı A..n diğer davalı şirketi kurarak bu şirket adı altında faaliyet göstermesi nedeniyle şirkete de husumet yöneltildiğini ileri sürerek, davalıların müvekkiline verdikleri müspet zararın tazminine, şimdilik 15.000 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, sözleşmenin tarafı olmayan müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, sözleşmede öngörülen edimlerin yerine getirildiğini, tarafların anlaşarak sözleşmeyi sonlandırdıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça dava açılmadan önce mahkeme aracılığıyla yapılan tespitteki hukuka aykırılıkların yargılama sırasında giderildiği, dolayısıyla tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin sona erdiği, dolayısıyla bunlara ilişkin talebin konusuz kaldığı, yapılan muhasebe incelemesi neticesinde davalı tarafın, davacıya 13.974,94 TL borçlu bulunduğunun anlaşıldığı, ayrıca sözleşme gereğince brüt gelirin %50’sinin de ödeneceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, tasarıma tecavüze ilişkin talep konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 15.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekili, davalı A.. E.. ile müvekkili arasında franchaise sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında müvekkilinin tescilli tasarımının davalının iş yerine kurulduğunu ancak davalının baştan itibaren kötüniyetli davrandığını, kısa bir süre sonra sözleşmeyi feshetmesine rağmen kurduğu diğer davalı şirket aracılığıyla müvekkilinin tasarımını kullanmaya devam ettiğini, sözleşmede öngörülen edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek müspet zararının tazmini istemiş, aşamalardaki dilekçelerinde de açılan davanın yalnızca sözleşmeye aykırılık nedenine dayanmadığını, tescilli tasarımın haksız kullanılmasının da dava konusu edildiğini bildirmiş, mahkemece de dava tescilli tasarıma tecavüz davası olarak nitelendirilerek hüküm kurulmuş ve taraflarca bu hususa ilişkin bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş bulunduğundan temyiz incelemesi bu kapsamda gerçekleştirilmiştir.
Kural olarak, her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Somut olayda da mahkemece, davalı tarafın, dava açılmadan önce davacıya ait tescilli tasarıma tecavüzde bulunduğu ve yargılama sırasında bu hukuka aykırılıkları giderdiği kabul edilmiş olup bu durumda, davacının dava tarihi itibariyle tasarıma tecavüzün tespitini ve önlenmesini istemekte hukuki yararının bulunduğunun gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yargılama sırasında davalının tecavüze son verdiğinden bahisle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3-554 sayılı KHK’nun 50. maddesinde, aynı KHK’nın 48. maddesinde sayılan ve tasarıma tecavüz sayılan fiilleri işleyenlerin, tasarım sahibinin zararını karşılamakla yükümlü oldukları düzenlenmiş olup zararın, tasarım hakkı sahibinin tercihine göre anılan KHK’nun 52. maddesinde öngörülen usullerden birine göre hesaplanması gerekmektedir. Somut olayda, davacı zararının 554 sayılı KHK’nın 52/c bendine göre hesaplanmasını talep ettiği ve mahkemece de davanın tescilli tasarıma tecavüz davası olarak nitelendirildiği halde zararın davacı ile davalı A.. E.. arasındaki sözleşmede öngörülen kazanç paylaşımına ilişkin hükme ve yine bu sözleşme uyarınca davacının alacaklı bulunduğu miktara göre belirlenmesi de doğru olmamış, hükmün bu nedenle de davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 23/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.