Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/12985 E. 2014/20104 K. 19.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12985
KARAR NO : 2014/20104
KARAR TARİHİ : 19.12.2014

MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/03/2014
NUMARASI : 2013/362-2014/121

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/03/2014 tarih ve 2013/362-2014/121 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 2006 yılında iki ortaklı olarak kurulduğunu, davalı ile dava dışı H.. K..’ın eşit hisseye sahip ortak olduklarını ve anasözleşme ile Hasan Kaçan’ın şirket müdürü olarak atandığını ancak 06.02.2008 tarihli ortaklar kurulu kararı ile davalının şirkete müdür olarak atandığını H..K…’ın kısa bir süre önce öğrendiğini, bu karar altındaki imzanın diğer ortak H.. K..’a ait olmadığını, davalının bu kararı tek başına aldığını ileri sürerek, davalının yetkili müdür olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirketin müdürü olduğunu, şirket müdürü müvekkili olduğundan H.. K..’ın davacı şirketi temsilen vekaletname düzenleyemeyeceğini ve bu nedenle davanın dinlenemeyeceğini, diğer ortağın söz konusu karardan haberdar olup aradan 5 yılı aşkın süre geçtikten sonra bu davanın açılmasının kötüniyete dayandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının müdür olarak atanmasına ilişkin karar altındaki imzanın şirket ortağı Hasan Kaçan’a ait olmadığı, dolayısıyla bu kararın geçerli bulunmadığı, davalı tarafça şirket karar defterindeki tüm kararların altındaki imzalar konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması savunulmuş ise de bu hususta açılmış bir dava bulunmadığından savunmanın yerinde görülmediği, yine şirket müdürü olan ortağın uzun süre şirket işleri ile ilgilenmemesinin ya da davalının müdür sıfatıyla yaptığı işlemlere itiraz etmemesinin sonucu değiştirmeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının davacı şirketin müdürü olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, davalının, davacı şirketin yetkili müdürü olmadığının tespiti istemine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı tarafça, davalı ile dava dışı H..K..’ın davacı şirketin eşit hisseye sahip ortakları oldukları, anasözleşme ile şirkete H.. K..’ın müdür olarak atandığı, davalının 06.02.2008 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirkete müdür olarak atandığı, bu karar altında H.. K..a atfen atılan imzanın sahte olduğu ileri sürülmüş, mahkemece de bu iddianın sübut bulması gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalı tarafça 06.02.2008 tarihli karardan sonra da şirket ortaklar kurulunca kararlar alındığı ve bu kararlar altında da dava dışı ortak H..K…’ın imzasının bulunduğu savunulmuş olup mahkemece bu savunma üzerinde durulmamıştır. Gerçekten de 06.02.2008 tarihli ortaklar kurulu kararından sonra şirketin sermayesinin artırımına, şirketin adresinin değiştirilmesine ve davalının hisselerinin devrine ilişkin ortaklar kurulu kararları alınmıştır. Şayet bu kararlar altındaki imzaların dava dışı ortağa ait olduklarının tespiti halinde dava dışı ortağın, 06.02.2008 tarihli karardan da haberdar olduğunun ve uzun süre itiraz etmemesi nedeniyle bu karara icazet verdiğinin kabulü gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece, 06.02.2008 tarihinden sonra alınan ortaklar kurulu kararları altındaki imzaların dava dışı ortak H.. K.’a ait olup olmadıklarının tespiti ile yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.