YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12983
KARAR NO : 2014/20169
KARAR TARİHİ : 22.12.2014
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2014
NUMARASI : 2013/402-2014/144
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/03/2014 tarih ve 2013/402-2014/144 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Ankara 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2011 yılı olağan genel kurul toplantısı gündeminin belirlenip kayyum atanmasına ve kayyum tarafından gerçekleştirilen çağrı neticesinde 15/06/2013 tarihinde saat 14:00’da toplantı yapılacak olmasına ve bu durumun da yönetim kurulunca bilinmesine rağmen, yönetim kurulunun TTK 414. maddesine aykırı şekilde çağrıda bulunarak 31/05/2013 tarihinde genel kurul toplantısını gerçekleştirdiğini ileri sürerek, yapılan genel kurul toplantısının yoklukla malul olduğunun tespitine, mümkün olmaması halinde alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 2011 yılı olağan genel kurul toplantısının 18/01/2013 tarihinde tüm ortakların katılımı ile toplandığını, ancak azınlık olan davacıların bilanço görüşmelerinin ertelenmesini talep etmesi üzerine toplantının 18/02/2013 tarihine ertelendiğini, ikinci toplantıda ise davacı ortaklar ile başka bir ortağın toplantıyı terk etmesi üzerine toplantı için yeterli nisabın sağlanamaması nedeniyle herhangi bir karar almaksızın toplantının ertelendiğini, Ankara 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen kayyum atama kararının kendilerine 22/01/2013 tarihinde tebliğ olunduğunu, karar tebliğ edilmeden genel kurul toplantısının birincisinin yapıldığını, ayrıca kayyuma mahkemenin görev vermesinin yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırma yetkisini kaldırmadığını, zira kayyumun da bu tarihe kadar genel kurulu toplantıya çağırmadığını, 31/05/2013 tarihli 2011 yılı üçüncü olağan genel kurul toplantısının iadeli taahhütlü mektup gönderilerek tüm ortaklara bildirildiğini, ve gerekli ilanların usulüne uygun olarak yapıldığını, alınan kararların tamamının hukuka uygun ve geçerli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, mahkemece atanan kayyum tarafından 2011 yılı genel kurul toplantısının 15/06/2013 tarihinde yapılacağının 24/05/2013 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nden ilan edildiği, ancak öncesinde yönetim kurulunca yapılan çağrı üzerine 2011 yılı olağan genel kurulunun 31/05/2013 tarihinde üçüncü kez toplandığı, kayyumun yetkisini kullanması ihtar edilmeden ya da beklenmeden genel kurulun üçüncü kez toplantıya çağrılması ve kayyum tarafından toplantının 15/06/2013 tarihinde yapılacağı 24/05/2013 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmesine ve durumun yönetim kurulunca bilinmesine rağmen toplantının iptal edilmemesinin hukuka aykırı olduğu, öte yandan şirket ana sözleşmesinin 20. maddesi uyarınca genel kurul ilanlarının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin yanı sıra Ankara’da yayınlanan bir gazetede de toplantıdan en az 15 gün önce ilan
edilmesi gerekirken bu gereğin de yerine getirilemediği, ayrıca davalı tarafça davacı N.. U..’a çağrı konusunda iadeli taahhütlü mektuplar gönderilmiş ise de içeriği ispat edilemediği, çağrının hukuka uygun olduğunu ispat yükü davalıda olup aksi davalı şirketçe ispat edilmesi gerekirken bu konuda herhangi bir delil ibraz edilmediği, ayrıca 31/05/2013 tarihli toplantı tutanağının aksine 18/01/2013 tarihli toplantıda şirketin 2011 yılına ait faaliyet raporları ile bilançosunun sadece okunduğu, oylamaya geçilmeden azınlık hakkı sahiplerinin talebi üzerine genel kurul toplantısının 1 ay sonraya bırakılmasına karar verildiği ve 2.genel kurul toplantısında da bu konuda herhangi bir oylama yapılmadığı, buna rağmen 31/05/2013 tarihindeki 3. genel kurul toplantısının 3.maddesinde “şirketin 2011 yılı faaliyet dönemine ilişkin faaliyet raporları ve bilanço 18/01/2013 tarihli genel kurulda görüşüldüğü ve T.. U.. ile Nilsun Uragan vekillerinin temsil ettiği 2.745.000 red oyuna karşılık 13.255.000 kabul oyu ile oy çokluğu ile onaylanmış” şeklinde karar alınmasının da gerçeği yansıtmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı şirketin 31.05.2013 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, anonim şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Genel kurul toplantı çağrısının usulüne aykırı yapılmış olması nedeniyle davacıların, genel kurul kararının iptaline ilişkin dava açma hakkı bulunmaktadır. Ancak, Dairemizin yerleşmiş içtihatları gereğince, genel kurulun toplantıya çağrılması usulsüz olsa bile salt bu nedenle genel kurul kararlarının iptali gerekmeyip, aynı zamanda, alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da iddia ve ispat edilmesi ve davacının ileri sürdüğü iptal sebepleri tek tek irdelenmek suretiyle genel kurulda alınan kararların iptalini gerektirip gerektirmediğine karar verilmesi gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı şirket genel kurul toplantısının yapılması için atanan kayyım tarafından ilan edilen toplantı tarihinden önce davalı şirketin mevcut yönetim kurulu tarafından yapılan çağrı üzerine genel kurul toplantısının 31.05.2013 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı şirkete yönetim veya temsil için değil yalnızca belirlenen gündem maddeleri ile genel kurulun toplantıya çağrılması için kayyım atandığının anlaşılmasına ve sonuç itibariyle şirket genel kurul toplantısının yapılmış olmasına göre, dava konusu genel kurulun sırf kayyım tarafından tayin edilen günden önce mevcut yönetim kurulu üyelerinin çağrısı üzerine yapılmış olması nedeniyle hukuka aykırı kabul edilmesi doğru değildir. Öte yandan, dava konusu genel kurul toplantı tutanağında belirtilenin aksine 18.01.2013 tarihli genel kurul toplantısında şirketin 2011 yılına ait faaliyet raporları ile bilançosunun onaylanmadığı dosya kapsamından anlaşılmakta olup mahkemece verilen karar bu yönüyle isabetli ise de; 31/05/2013 tarihli genel kurul toplantısında diğer gündem maddelerinde alınan kararların iptali şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılmaksızın genel kurulda alınan kararların tümden iptaline karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.