Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/12837 E. 2014/20097 K. 19.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12837
KARAR NO : 2014/20097
KARAR TARİHİ : 19.12.2014

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2014
NUMARASI : 2010/217-2014/122

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/04/2014 tarih ve 2010/217-2014/122 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, yurtdışından getirilen ve davalı şirkete ait olan giyim eşyasının 08.06.2006 tarihinde müvekkilinin antreposuna konulduğunu, emtianın antrepoda kaldığı süre için müvekkiline herhangi bir ücret ödenmediğini, oysa mülga BK’nun 476/1. maddesi uyarınca ardiye ücretinin ödenmesinin gerektiğini ileri sürerek, şimdilik 20.000 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının aracı ihracatçı şirket olduğu, antrepodaki malların davalıya ait bulunmadığı, mahrece iade edilen malların davacı antreposuna davalının talimatı doğrultusunda konulduğuna ilişkin dosyaya bir belge sunulmadığı, bu nedenle davalının antrepo ücretinden sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 7.113,21 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, ardiye ücretinin tahsili istemine ilişkindir.
Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 297.maddesi (1086 sayılı HUMK’nun 388. maddesi) hükmüne göre, mahkeme kararları, asgari olarak tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Yine Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Somut olayda, mahkeme kararının gerekçe bölümünde özetlenen dava ve cevap dilekçeleri ile bilirkişi raporu, işbu dosya içerisindeki dilekçeler ve bilirkişi raporları ile uyumlu olmadığı gibi karar içeriğinde de davalı şirketten dava dışı şirket olarak bahsedilmiş olup yine gerekçede davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği açıklandıktan sonra hükümde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Esasen mahkemece yukarıda değinilen yasa hükümlerine göre dosya içeriği ile uyumlu bir karar yazılmak yerine delil olarak dosyaya celbedilen Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/153 Esas, 2009/745 Karar sayılı kararının büyük ölçüde kopyalanmak suretiyle karar oluşturulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, ortada yukarıda açıklanan yasa maddesindeki hususları kapsayan ve dosya içeriği ile uyumlu gerekçeli bir kararın varlığından söz edilemeyeceğinden ve bu hali ile kararın denetlenmesinin mümkün bulunmadığı anlaşıldığından kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.