Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/12471 E. 2015/9748 K. 01.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12471
KARAR NO : 2015/9748
KARAR TARİHİ : 01.10.2015

MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2014
NUMARASI : 2013/300-2014/108

Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/04/2014 tarih ve 2013/300-2014/108 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 29/09/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. İ.. T.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin murisi Hamdi Karaca’nın davalı şirkette 2003-2005 yılları arasında alt acente olarak çalıştığını, davalının tahsil edilen poliçe primlerine teminat olmak üzere her poliçe tesliminde yaklaşık primleri karşılayacak şekilde muris Hamdi’den bono aldığını, murisin düzenlediği poliçelerin primlerini makbuz karşılığı peyder pey davalı şirkete teslim ettiğini, iş ilikisi devam ettiği için de teminat olarak verdiği bonaları geri almadığını, 25/03/2005 tarihi itibariyle davalıya bu şekilde ödenen para toplamının 70.337 TL olduğunu, davalının söz konusu bonoları Konya 8. İcra Müdürlüğü’nün 2005/3124 E. ve 2005/7164 E. sayılı takip sayılı dosyaları ile takibe koyarak yeniden tahsil etme yoluna gittiğini, müvekkilinin eşi tarafından açılan menfi tesbit davasının reddedilip Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleştiğini, davalının müvekkili tarafından açılan menfi tespit davasına karşı dava olarak açtığı bakiye alacağının tahsili davasının ise bozmadan sonra feragat nedeniyle reddedildiğini, davalıya makbuz karşılığında ödenen paraların senede bağlanmış borca karşılık olup müvekkilinin murisinin davalıya başka borcu bulunmadığını, muris tarafından belge karşılığı yatırılan 70.337,00 TL’nin davalı yönünden sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğini ileri sürerek, 70.337 TL’nin 25/03/2005 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının murisi Hamdi Karaca ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişkinin 21/12/2002- 30/09/2005 arasında sürdürüldüğünü, son ödemenin yapıldığı tarihten bu güne kadar 5 yıldan fazla süre geçtiğini, BK’nın 66. maddesine göre 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının tüm iddiaları daha önce açılan menfi tespit davasında incelenerek hüküm kurulduğundan kesin hüküm nedeni ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, Konya 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/70 E. sayılı menfi tespit davasında hükme esas alınan 27/10/2006 tarihli raporu ve 2005/1778 D. İş dosyasında alınan bilirkişi raporu uyarınca davacının davalıya olan borcunun 350.929,12 TL olduğu, ödemeleri ise 270.459,91 TL olup, netice itibariyle 80.469,21 TL borcunun kaldığı, 80.469,21 TL’lik borçtan 37.663,71 TL’nin açık hesap borcu olduğu, 42.805,50 TL’lik bölümün ise senetli borç olduğu, verilen senetlerin ödenmemesi nedeniyle davacı tarafından açılan menfi tespit davasının reddi yolunda kurulan hükmün kesinleştiği, tespit bilirkişi raporunda belirlenen ve dava konusu yapılan 70.337,00 TL’lik makbuzlu ödemelerin davalının yasal kayıtlarında yer aldığı, menfi tespit dosyasında alınan bilirkişi raporu gereğince her iki taraf kayıtlarının birbirini doğruladığı, 2005 yılı itibariyle kalan borcun açık hesap 37.663,71 TL, senetli borcun 42.805,52 TL olduğu, bu durumun her iki tarafın kayıtlarında da aynı şekilde yer aldığı, dava konusu 70.337,00 TL’lik ödemenin taraf kayıtlarında görüldüğü ve açık hesap ilişkisi neticesinde borçtan düşülerek ödemeler içerisinde yer aldığı, davacı tarafından mükerrer ödeme olduğu iddia olunan 70.337,00 TL açık hesap ilişkisinde borçtan düşüldüğünden mükerrer ödeme kabul edilemeyeceği, Yargıtay bozma ilamında belirtildiği gibi 35.455,50 TL’lik bölümün aslında zamanaşımına uğradığı fakat bu alacak yönünden davalının temyizi bulunmadığından zamanaşımı savunmasına girilmeksizin davada kesin hüküm de olmadığından bu bölüme ilişkin davanın esastan, bakiye 34.881,50 TL’lik bölüme ilişkin davanın ise zamanaşımından reddi gerektiği kanatiyle 35.455,50 TL’lik bölüm yönünden davanın esastan, bakiye 34.881,50 TL’lik bölüm yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, sebepsiz iktisaptan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı vekili davacının murisi ile davalı arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalıya makbuz karşılığında ödenen paraların senede bağlanmış borca karşılık olup müvekkilinin murisinin davalıya başka borcu bulunmadığı, muris tarafından belge karşılığı yatırılan 70.337,00TL’nin davalı yönünden sebepsiz zenginleşme teşkil ettiği iddiasıyla 70.337 TL’nın tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, bonolara ilişkin olarak 35.455,50 TL’lik bölümün kesin hüküm nedeniyle, bakiye 34.881,50 TL’nin ise zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen ilk karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 22.11.2012 tarih, 2012/8402 E. 2012/18858K. Sayılı ilamı ile davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile “… menfi tesbit davası bono bedelleri ödenmediği için reddedilip kesinleştiğine göre makbuzlara konu 70.337 TL’nin bonolara karşı verildiği kabul edilemez. Bu itibarla mahkemece, davalının işbu kararı 35.455,50 TL’lik alacak yönünden bu alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle temyiz etmediği ve menfi tesbit davasının işbu dava için kesin hüküm niteliğinde olmadığı….” gerekçesiyle davacı yararına bozulmuş olup bozma ilamı içeriği nazara alındığında zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddilen 34.881,50 TL’lik kısma yönelik davacı taraf temyiz itirazlarının reddedilmiş olmasına göre mahkemece, anılan kısmın kesinleştiğinin kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken 34.881,50 TL’lik kısım yönünden yeniden zamanaşımı nedeniyle reddine şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca mahkemece, Dairemizin 22.11.2012 tarih, 2012/8402 E. 2012/18858 K. sayılı bozma ilamına uyulduğu halde dava konusu 35.455,50 TL’lik meblağ yönünden bozma gereği yerine getirilmeden Konya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/70 E. 2007/450 E. sayılı dosyasında alınan ve Dairemizin 13.10.2009 tarih, 2008/380 E. 2009/10496 K. sayılı bozma ilamı ile yetersiz görülen bilirkişi raporu ve bu raporda yapılan tespitler uyarınca 35.455,50 TL’lik kısım yönünden davanın esastan reddine karar verilmesi de doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 01/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.