Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/12470 E. 2015/9776 K. 01.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12470
KARAR NO : 2015/9776
KARAR TARİHİ : 01.10.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2014
NUMARASI : 2008/622-2014/130

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/05/2014 tarih ve 2008/622-2014/130 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 29/09/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. B.. L.. ile davacı vekili Av. A.O.C. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalı banka nezdinde bulunan TL ve ABD Doları hesaplarından banka görevlisi T. Y. tarafından talimatı olmaksızın usulsüz şekilde para çekildiğini ve yine talimatı olmaksızın usulsüz şekilde üçüncü kişilere ait hesaplara paralar aktarıldığını, söz konusu işlemlerde müvekkilinin orjinal imzalarını taşıyan belgelerin üstündeki yazıların kapatılarak fotokopi yöntemi ile çoğaltıldığını ve üzeri boş altı imzalı bu kağıtlara davalı banka görevlileri tarafından işlemler gerçekleştirildiğini, müvekkilinin imzalarının taklit edilerek talimatı olmadığı halde talimatı varmış gibi işlem yapıldığını, ancak adı geçen banka çalışanının davacıya gönderdiği son durum belgesi ve hesap cüzdanlarında gerçek durumun gizlendiğini, sözkonusu usulsüz işlemlerle havale veya eft yapılan hesapların ve sahiplerinin müvekkili ile hiçbir ilişkisinin olmadığını, davacının hesabından rızası hilafına çıkan 1.573.000 TL tutarındaki mevduatın ancak 529.215,10 TL’sinin banka tarafından müvekkiline ödendiğini, bakiye 1.043.784,90 TL’nin ise yazılı ve sözlü tüm ihtarlara rağmen ödenmediğini ileri sürerek; 1.043.784,10 TL’nin 650.000 TL’si için 05/05/2008 tarihinden itibaren kalan kısım olan 393.784,90 TL için 26/05/2008 tarihinden itibaren banka mevduatlarına uygulanan en yüksek oranda faiz yürütülmesine ve her ay faizin ana paraya ilave edilmesi ile hesaplanarak davalı bankadan tahsiline, banka tarafından ödenen 529.215,10 TL için 26/05/2008 tarihinden itibaren ödemenin yapıldığı 25/07/2008 tarihine kadar mevduata uygulanan en yüksek faizin davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı Tülin Yılmazcoşar tarafından gerçekleştirilen bankacılık işlemlerinden kaynaklanan davacı yan zararının işleyen faizi ile birlikte 529.215,10 TL olarak faiziyle birlikte tazmin edildiğini, zarara davacının kendi kusurlu hareketleri ile sebebiyet verdiğini, savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulü ile 872.422,15 TL asıl alacak ve 697.586,98 TL birikmiş faizin, asıl alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanarak davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davacının davalı banka nezdindeki hesaplarında bulunan paranın davalı banka çalışanının usulsüz işlemleriyle çekilmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın halli özel ve teknik bilgiyi gerektirmektedir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 281. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 279. maddesinde bilirkişiler tarafından hazırlanan raporlarda bulunması gereken nitelikler açıklanmıştır.
Herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf yada diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim yukarıda vurgulanan ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.05.2001 gün E:2001/12-436, K:2001/467 ve 07.10.2009 gün, E:2009/12-382, K:2009/415, sayılı ilamlarında da benimsenmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.05.2015 gün, E:2013/19-2083, K:2015/1307)
Mahkemece dava konusu edilen davacı hesaplarına ilişkin bankada bulunan talimat belgeleri ile diğer banka kayıt ve evrakları üzerindeki imzaların davacının eli ürünü olup olmadığı hakkında bilirkişi raporları alınmışsa da alınan imza incelemesine konu raporların birbiriyle çelişik olduğu, böylece davacı talimatı olmaksızın davacı hesabından usulsüz çekilen para miktarlarının alınan bilirkişi raporlarında farklı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, mahkemece ehil kişilerce dava konusuna ilişkin talimat ve belgeler üzerinde imza incelemesi yapılması, dava dosyasındaki bu konuda alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi, sağlıklı, ayrıntılı ve ceza dosyasında yer alan bilirkişi raporlarını da irdeleyen davacının talep edebileceği tazminat miktarına ilişkin alınacak bilirkişi raporuna göre ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA,(2) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunun 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine,01/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.