YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12381
KARAR NO : 2014/20348
KARAR TARİHİ : 24.12.2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2014
NUMARASI : 2011/82-2014/57
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/03/2014 tarih ve 2011/82-2014/57 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi . .. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava dışı kredi borçlusu …. Çelik Metal İnş. Elekt. Makine Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti. yetkilileri ve davalı-borçlu S.. K.. tarafından borç karşılığı olarak bono verildiğini, başlatılan takibe haksız olarak itiraz edildiği, müvekkilinin bono bedeli kadar alacaklı olduğunu ileri sürerek 127.678,70 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, icra takibine dayanak bonodaki imza ve yazıların müvekkiline ait olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nce düzenlenen rapor uyarınca, Kadıköy 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10627 E sayılı icra takibine ve davaya konu 25.02.2008 tanzim, 06.04.2009 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli bono altındaki borçlu imzasının davalı S.. K..’a ait olmadığı, senetteki imzanın sahteliğinin herkese karşı ileri sürülebilecek mutlak def’i niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişitr.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, bonoya dayalı alacak talebine ilişkindir. Mahkemece, bono üzerinde yapılan imza incelemesi sonucu 03.08.2012 ve 06.06.2013 tarihlerinde farklı bilirkişi heyetlerinden rapor alınmış ancak bono üzerindeki imzanın davalıya ait olup olmadığı hususunda çelişkili sonuçlar açıklanmıştır. Bu durumda yeni bir bilirkişi kurulundan çelişkili raporları değerlendiren, tartışan, taraf vekillerinin itiraz noktaları üzerinde yeterince duran, raporlar arasındaki çelişkiyi giderici ve denetime elverişli yeni bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönden eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.