Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/12237 E. 2014/20101 K. 19.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12237
KARAR NO : 2014/20101
KARAR TARİHİ : 19.12.2014

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/11/2012
NUMARASI : 2011/132-2012/607

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08.11.2012 tarih ve 2011/132-2012/607 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinden iplik alan dava dışı şirket tarafından müvekkiline verilen çeklerin karşılıksız çıktığını, başlatılan icra takipleri sırasında şirket yetkilisi olarak adı geçen H.. K..’nın sahte kimlik kullandığının anlaşıldığını, bu kişinin gerçek isminin farklı olduğunu, sahte kimlikle ortak olduğu şirket adına davalı bankadan çek karneleri aldığını, davalı bankanın çek karnesi verirken kanunun gerektirdiği araştırmayı yapmadığını, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının öncelikle zararını ispat etmesinin gerektiğini, müvekkilinin çek karnesi verirken 3167 sayılı Kanun uyarınca yapması gereken araştırmayı yaptığını, basiretli bir tacir gibi davranan müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın, kendisine yapılan çek karnesi talebine yönelik başvuruyu usulüne uygun olarak incelediği ve gerekli araştırmaları yaptığı, davalının basiretli bir tacir gibi hareket ettiği, buna rağmen sahteliğin farkedilemediği, davacının zararının doğmasına davalının sebep olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, keşideci hakkında davalı bankanın çek hesabının açılışı sırasında 3167 sayılı Kanun’un ve ilgili mevzuatın gereklerini yerine getirmediği, yeterli araştırma yapmadan keşideciye çek karnesi verdiği ve çekin karşılığının bulunmadığı iddialarına dayalı olarak, banka aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir. Bir banka, çek hesabı açarken müşterisinin kimliği, ekonomik durumu ve ikameti v.s konularında gerekli araştırma ve incelemeyi yapmadan çek karnesi vermiş ve çek karşılıksız çıkmış ise çek hesabının açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 3167 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile mülga 6762 sayılı TTK’nın 20/2. maddelerinde öngörülen basiret ve itinayı göstermemek suretiyle birinci derecede ve daha ağır bir biçimde kusurlu olduğunun ve bu davranışının sonuçlarına katlanması gerektiğinin kabulü icap eder. Çekin hamili de ticari ilişkide bulunduğu kişilerin ekonomik durumu ve ödeme kabiliyetini araştırıp sonucuna göre ilişki kurmak, bu suretle özenli davranmak durumundadır. Yukarıda anılan Çek Kanunu’nun 2/1 fıkrası “Bankalar, çek hesabı açmak maksadıyla bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açmak isteyenin yasaklılık ve engel durumu bulunup bulunmadığını Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nca 9’uncu maddeye göre bankalara yapılan duyurular çerçevesinde her birinin kendi nezdinde oluşturduğu kayıtlardan araştırırlar; ayrıca bu kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.” hükmünü haizdir.
Somut olayda, mahkemece davalı bankanın kendisine yapılan çek karnesi talebine yönelik başvuruyu usulüne uygun olarak incelediği ve gerekli araştırmayı yaptığı, basiretli bir tacir gibi hareket ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan değerlendirme dosya kapsamı ile uyuşmamaktadır. Zira, 3167 sayılı Çek Kanunu’nun 4814 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesine göre, bankanın sadece hesap sahibinin sunduğu belgelerle yetinmeyip, hem hesap sahibinin hem de çek hesabı açacak şirketin yetkilisinin adresinden ekonomik durumlarını araştırması gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece uyuşmazlığın 3167 sayılı Kanun’un 2. maddesi hükümleri ve yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde ele alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.