Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/11958 E. 2015/8456 K. 18.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11958
KARAR NO : 2015/8456
KARAR TARİHİ : 18.06.2015

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/04/2014
NUMARASI : 2009/652-2014/84

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/04/2014 tarih ve 2009/652-2014/84 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ise de duruşma günü olan 16/06/2015 tarihinde davacı vekili tarafından duruşmadan vazgeçme dilekçesi de dikkate alınarak, dosyanın incelenmesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, tarafların dava dışı limited şirketin ortakları olduklarını, davalının aynı zamanda şirketin müdürü olduğunu, davalının şirkete ait araçların yaptığı taşıma nedeniyle elde edilen gelirleri kendi uhdesine geçirdiğini, şirkete ait defter ve kayıtların gereği gibi veya hiç tutulmadığını, bu nedenle müvekkili ve şirketin zarara uğradığını, şirketin mahkeme kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verildiğini, bundan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile şirkete verilmesini, 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, şirkete ait araçlarla ile yapılan taşıma sonucu elde edilen gelirin araçların taksitlerinde kullanıldığını, zamanla akaryakıt ve diğer gider fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle şirketin zarar ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirkete ait bir kısım defterlerin ibraz edilmediği ve defterlerin usulüne uygun tutulmadığı, ancak salt bu nedenle davalı müdürün sorumlu tutulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, limited şirket müdürü olan davalının şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı sorumluluk davasıdır.
Somut olayda, davacı tarafça davalının müdür olarak görev yaptığı süre içinde şirketin gelirlerini şahsi işlerinde kullandığı, şirkete ait araçların usulsüz işlemler ile davalının ortağı olduğu dava dışı şirkete devredildiği, şirkete ait araçların akıbetinin ne olduğunun belli olmadığı, bir aracın başıboş bırakılması nedeniyle çalındığı ve davalının şirket işleyişinden bilgi vermemesi nedeniyle açılan dava sonucu şirketin fesih ve tasfiyesine karar verildiği, oluşan zarardan davalının sorumlu olduğu iddia edilmiş, mahkemece tasfiye sürecine giren şirkete ait defter ve belgelerin tasfiye memurunda olması gerektiği ve sunulan sınırlı sayıdaki defter ve belgelerden davalının şirketi zarara uğrattığının ispat edilemediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Oysa, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 556. maddesi yollamasıyla anılan Kanun’un 338. maddesinde, şirket yöneticileri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörülmüş ve yöneticiler aleyhine kusur karinesi kabul edilmiş olup, limited şirket müdürleri, kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde neden oldukları şirket zararından sorumlu olacaklardır. Bununla birlikte, anılan Kanun’un 325. maddesi uyarınca idare meclisi lüzumlu defterleri tutmak ve muayyen müddet içinde geçen iş yılına ait bilançoyu kanun hükümleri gereğince tanzim ve umumi heyet toplantısından en az on beş gün önce pay sahiplerinin tetkikine arz etmekle mükelleftir. Buna göre yönetim kurulu üyeleri veya müdürler bu konuda açık bir iş bölümü yapılmamışsa, şirket için gerekli defterleri tutmakla yükümlü bulundukları gibi defterlerdeki aleyhlerine olan kayıtlarla da bağlıdır. Kanunen tutulması gereken defterlerin yönetim kurulu veya müdürler tarafından tutulmaması, defterlerin düzensiz tutulmuş olması veya kanuni süreler içinde saklanması yükümlülüğünün yerine getirilmemesi hallerinde meydana gelen zararlardan dolayı yönetim kurulu üyeleri veya bununla yükümlü olan müdürler doğrudan sorumludurlar.
Somut olayda, davalının 10 yıllık süreliğine şirketin müdürü olarak atandığı uyuşmazlık konusu olmadığı gibi tasfiye memuru tarafından gerek 24.11.2007 ve gerekse 28.03.2008 tarihli ihtarlar ile şirkete ait defter ve tüm belgelerin davalıdan talep edildiği ve davalı tarafından tüm defterlerin tasfiye memuruna ibraz edilmediği ve ayrıca şirkete ait bir kamyonun çalınmış olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, tarafların ortağı olduğu limited şirketin müdürü olan davalının şirkete ait defterleri usulüne uygun veya hiç tutmamasından dolayı sorumlu olduğunun kabulü ile davalının müdür olarak şirkete ait araçların korunması konusunda özen yükümlülüğüne aykırı hareket edip etmediğinin, çalınan araç nedeniyle bir sorumluluğunun bulunup bulunmadığının, yine şirkete ait araçları davalının kendi adına çalıştırıp çalıştırmadığının araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.