YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11917
KARAR NO : 2014/20323
KARAR TARİHİ : 23.12.2014
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2012
NUMARASI : 2011/513-2012/458
Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/12/2012 tarih ve 2011/513-2012/458 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi arafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı T.. Turizm A.Ş. İşletmeleri’nden Kuşadası Marina İşletmesi’nde inşa ettirilecek akaryakıt istasyonu ve müştemilatı ile ilgili olarak yapılan ihaleyi alan dava dışı S.. İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile yap-işlet-devret modeliyle akdedilen 05.08.1993 tarihli sözleşmenin davacı şirket tarafından feshedildiğini, bunun üzerine dava dışı S..at Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından davacı aleyhine açılan tazminat davasının 27.03.1997 tarihli karar ile davacı aleyhine sonuçlandığını, sözleşmenin feshinde davacının kusurlu bulunarak davacının tazminatla sorumlu tutulmasına karar verildiğini, bu şekilde davacının adı geçen şirkete 8.895.023.913,00 TL (eski TL) ödeme yaptığını, davacının uğradığı bu zarardan genel müdür ve yönetim kurulu başkanı olan davalı Ö.. B..’in Turizm Bakanlığı’ndan gerekli izinler alınmaksızın sözleşmenin imzalanması nedeniyle kusurlu ve bu nedenle davacı şirketin ödediği tazminattan sorumlu olduğunu ileri sürerek; davacının gerçekleşen 8.895.023.913,00 TL (eski TL) zararının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş; davalının kususrunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı ile dava dışı şirket arasında Kuşadası Marina’da yapılacak akaryakıt istasyonu ve müştemilatı işinin yap-işlet-devret modeli ile yapılmasına ilişkin sözleşmenin davacı şirket tarafından haksız yere feshedilmesi üzerine dava dışı şirket tarafından davacı aleyhine açılan dava sonucunda davacının dava dışı şirkete tazminat ödemek zorunda kaldığı, bu tazminatın 8.305.503.913,00 TL (eski TL)’sinin 12.03.1998 tarihinde ve 589.200.000,00 TL (eski TL) sinin 13.03.1998 tarihinde ödenerek 8.894.703.913,00 TL (eski TL) kurum zararının gerçekleştiği, bu zararının gerçekleşmesinde davacının genel müdürü davalı Ö.. B..’in %75 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 6.671.03 TL’nin 6.229,13 TL’sine 12.03.1998 tarihinden ve 441,90 TL’sine 13.03.1998 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davacı anonim şirketin eski genel müdürü ve yönetim kurulu başkanı olan davalının şirkete verdiği iddia olunan zararın tazmini istemiyle açılmıştır. Anonim şirketlerde yöneticiler hakkında sorumluluk davası açılabilmesi, 6762 sayılı TTK’nın 341’nci maddesi uyarınca genel kurulda bu konuda bir karar alınması şartına bağlıdır. Ancak, dava tarihinden önce yürürlüğe giren 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca kamu iktisadi teşebbüslerinin, bu meyanda davacı şirketin de organları arasında genel kurul bulunmamaktadır. Bu nedenle, artık davanın açılması için genel kurul kararı şartının aranması söz konusu değildir. Kararnamenin 5’inci maddesinde teşebbüslerin organları olarak yönetim kurulu ve genel müdürlük gösterilmiştir. Buna göre, teşebbüslerin en yetkili organı yönetim kuruludur. Dolayısıyla eski genel müdür hakkında sorumluluk davası açılması da yönetim kurulunun görev ve yetkisi içersindedir ve işin niteliği itibariyle yönetim kurulunca dava açılmasına karar verilmesi gereklidir. Somut olayda dava genel müdürün davacı adına dava dışı şirketle imzalamış olduğu inşa ettirilecek akaryakıt istasyonu ve müştemilatı ile ilgili sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının dava dışı şirkete ödediği tazminatın rücuen tahsili talebiyle açılmıştır. Bu konuda yönetim kurulunca verilmiş bir karar olup olmadığı belli değildir. Açıklanan bu husus, dava şartı olduğundan öncelikle araştırılması gereklidir. Davacı T.. Turizm A.Ş, sermayesinin tamamı devlete aitken 4046 sayılı Yasa’ya göre özelleştirme kapsamına alınmış Kamu İktisadi Teşebbüsü olup; bu şirket, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca 2003 yılında davaya devam eden S.. A.. ile birleştirilmiş ve böylece hükmi şahsiyeti sona ermiştir. Yapılan açıklamalar nazara alınarak mahkemece, öncelikle davacıya, T.. Turizm A.Ş. yönetim kurulunca davalı hakkında sorumluluk davası açılması yönünde alınan bir karar olup olmadığı sorulmalı, varsa ibraz ettirilmelidir. Eğer böyle bir karar yoksa S.. Holding A.Ş’nin tabi olduğu hükümler çerçevesine yetkili organlarınca alınacak karar ile belirtilen eksikliğin tamamlanması için münasip bir mehil vererek hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermesi gerekmektedir. Bu suretle, belirtilen eksiklik hakkında gerekli işlem yapılmaksızın işin esasına girilerek hüküm tesisi doğru görülmediği gibi görevsiz mahkemece verilen ve bu davada yeri olmayan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60. maddesi gereğince zamanaşımı definin reddine ilişkin kararı ile 6762 sayılı TTK’nın yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dair zamanaşımına ilişkin hükümleri tartışılmadan, yani zamanaşımı def’i hakkında görevli mahkemece bir karar verilmeden esasa girilerek hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.