Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/11832 E. 2014/19241 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11832
KARAR NO : 2014/19241
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

MAHKEMESİ : … FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada …Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 06/03/2014 tarih ve 2014/10-2014/32 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait 2006/50409 sayılı “…” markasının bulunduğunu, davalının ise “… …” firması adı altında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin davalı aleyhine açtığı davada … Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2010/57 Esas, 2010/102 sayılı kararıyla davalının şarap ürünleri üzerinde “…” ibaresini markasal biçimde kullanmasının müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespiti ile tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verildiğini, kararın temyiz yasa yoluna başvuru neticesinde onanarak kesinleştiğini davalının eylemi nedeniyle müvekkilinin zarar gördüğünü, itibar kaybına uğradığını ileri sürerek 30.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, istemin zaman aşımına uğradığını, müvekkilinin “… …” firmasının 13/09/2005’de ticaret siciline kaydettirdiğini, TPE’de marka başvurusunda bulunduğunu, başvurusuna yönelik dava dışı başka bir şirketin itirazı üzerine, marka olarak “Gemici” ibaresinin 21/07/2006’da 2005/27628 no ile kaydettirdiğini, davacı markasının ise 2006/50409 no ile 18/10/2006’dan beri korunduğunu, müvekkilinin kayıtlı işletme ve unvanının 2005 yılında tescillendiğini, davacı markasından önce başvuru yapmış olması nedeniyle markaya tecavüz fiilinin gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın, davacı vekili tarafından temyizi üzerine, dairemizin 19/11/2013 tarih, 2013/5328-20864 E/K sayılı ilamı ile bozulmakla, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, tecavüzün tespit edildiği tarih dikkate alındığında, 818 sayılı BK’nın 60. maddesi uyarınca davanın açıldığı tarih itibariyle 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, Anayasa Mahkemesi’nin 03.01.2008 tarih 2005/15 Esas, 2008/2 sayılı kararıyla 556 sayılı KHK’nın 61-A-c maddesi iptal edildiğinden ceza zamanaşımının somut olaya uygulanamayacağı, dayanak mahkeme dosyasında, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması beyanının, zamanaşımını tek başına kesmeyeceği gerekçesiyle, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.