Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/11781 E. 2015/8359 K. 16.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11781
KARAR NO : 2015/8359
KARAR TARİHİ : 16.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 25. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2014
NUMARASI : 2011/270-2014/97

Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 25. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/03/2014 tarih ve 2011/270-2014/97 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16/06/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. Ş.. S.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı keşideci B. Tr. K. A.Ş’den aldığı 25/09/2010 tarih 42.481,50 TL bedelli çekin 29/07/2010 tarihinde çalındığını, açtıkları zayi nedeniyle çek iptali davasında dava konusu çekin davalı şirketin elinde olduğunun bankaca bildirildiğini, mahkemece istirdat davası açılması için müvekkiline süre verildiğini ileri sürerek, dava konusu çekin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiş, ıslahla dava konusu çekin davalı şirket tarafından takibe konulması üzerine haciz baskısı altında keşideci B. T. K. A.Ş tarafından ödendiğini ileri sürerek, çek bedeli olan 42.481,50 TL’nin müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu çekin iktisabı anında müvekkilinin kötü niyetli ya da ağır kusurlu olmadığını, ciro silsilesine bakıldığında müvekkilinin yetkili ve yasal hamil olduğunun anlaşıldığını, çekin iktisabına esas faturadan anlaşılacağı üzere 29/07/2010 tarihinde çeki iktisap ettiklerini, ödeme yasağı tarihinin ise 30/07/2007 olduğunu, faktoring işleri yapan müvekkilinin kendisinden önceki ciranta ile arasındaki Faktoring Sözleşmesi gereğince daha önceki cirantadan olan alacağının temlik alındığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının ciro imzasının sahteliğinin diğer cirantaların imzalarının geçerliliğini etkilemeyeceği, davalı faktoring şirketi iyiniyetli hamil olup, çeki kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusurlu olduğunun kanıtlanamadığı, davalının çeki ciro yoluyla iktisabının 6361 sayılı Yasa’nın 9/2. maddesine uygun bulunduğu, dava dışı keşideci tarafından yetkili hamil olan davalıya ödenen çek bedelinin davacı tarafa verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 16/06/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, ilk açıldığı haliyle, çek istirdadı istemine ilişkin olup zaman bakımından uygulanması gereken eTTK’nın 704. maddesi, “Çek, herhangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa ister hamile yazılı bir çek bahis mevzuu olsun, ister ciro suretiyle nakledilebilen bir çek bahis mevzuu olup da hamil hakkını 702 nci maddeye göre ispat etsin çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisabetmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle mükelleftir.” hükmünü içermektedir. Bu durumda, bu nitelikteki bir davada davacının öncelikle dava konusu çekin meşru hamili olduğunu, bir başka deyimle davada aktif husumete ehil bulunduğunu, sonra da çeki elinde bulunduran davalı yanın çeki iktisabında kötüniyetli ve/veya ağır kusurlu olduğunu ispatlaması gerektiği kuşkusuzdur.
Mahkemece, davalının çeki iktisabında kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Karar gerekçesinde, davacının hamiline yazılı çekin önceki ve yetkili hamili olmadığına ilişkin bir tespit mevcut olmadığı gibi davacının çekin lehdarı ve ciro imzasının sahteliği saptanmış olmakla işbu dava bakımından davacının aktif husumet ehliyetini haiz olduğunun kabulü gerekir.
Şu halde, davacı yanın temyiz isteminin, karar gerekçesinde yer verilen nedenler üzerinde durulmak suretiyle incelenmesi gerekir.
Faktoring işleminin yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan “Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik”in 22/2. maddesinde belirtildiği üzere, faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa dahi, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca (BDDK) belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler. Yönetmelik hükmünden de anlaşılacağı üzere, sahih ve belge ile tevsik olunan nitelikte bir alacağın varlığı söz konusu olmadıkça bu alacağın faktoring şirketi tarafından temlik alınması mümkün olmadığı gibi bu nitelikteki bir alacağın ayrıca kambiyo senedine bağlanmış olması bu durumu değiştirmez. Mezkur mevzuat hükmünün, TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin genel hükümlerine nazaran ve faktoring işlemleri bakımından özel nitelikte bir hüküm niteliğinde bulunduğu, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle uygulanması gerekli olduğu açıktır.Bu açıdan somut olaya yaklaşıldığında ve toplanan deliller gözetildiğinde, dava konusu çekin, davalı faktoring şirketi ile P.Evi Lojistik Ltd. Şti. arasındaki 16.3.2010 tarihli faktoring sözleşmesine dayalı olarak davalı yanca iktisap edildiği anlaşılmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekirse, çekin davalıdan önceki son hamili anılan davadışı şirket olmayıp M. D. isimli kişidir. Söz konusu kişinin, davalı ile faktoring sözleşmesi akdeden şirketin yetkilisi olması, eTTK’nın 702. maddesi gözetildiğinde, bu tespitin aksine bir durumun varlığını gösterir nitelikte değildir. Bu durumda, davalı yan kendisiyle faktoring sözleşmesi imzalayan şirketin son hamili olmadığı bir çeki, bu sözleşmeye dayalı olarak iktisap etmiş görünmektedir. Bu durumda davalının Yönetmelik ve BDDK genelgesine aykırı biçimde gerçekleşen çeki iktisabında ağır kusurlu olduğu açıktır. O halde, TTK’nın 704. maddesi uyarınca çekin istirdadına, istirdadının kabil olmaması halinde ise sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde bedelinin tahsiline karar vermek gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde isabet bulunmamakta olup kararın bozulması düşüncesiyle çoğunluğun onama görüşüne katılamıyorum.