YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11752
KARAR NO : 2014/20346
KARAR TARİHİ : 24.12.2014
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2013
NUMARASI : 2011/158-2013/467
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/10/2013 tarih ve 2011/158-2013/467 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı M.. G.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı M.. G..’in diğer davalı şirketin ortakları olduğunu, her iki ortağın müşterek imza ile temsil ve ilzama yetkili olduğunu, davalı ortağın ortaklıktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ortakların birbirine güveni kalmadığını ileri sürerek iki ortaklı davalı şirketin fesih ve tasfiyesini talep ve dava etmiştir.
Davalı M.. G.. vekili, davacının sözleşme gereği şirkete devretmesi gereken taşınmaz üzerindeki payını devretmediğini, şirkete kayyım atanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davacı ve davalı gerçek kişinin davalı şirket ortakları olduğu, şirket esas sermayesinin %75 lik kısmının ödenmediği, şirketin Şişli’de yapılması planlanan iş merkezinin inşaası için kurulduğu ancak şirket ortaklarının bir birlerine itimadının kalmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı M.. G.. vekili temyiz etmiştir.
Davada, şirketin haklı nedenlerle feshi talep edilmiştir. Her ne kadar bu talep 6762 sayılı TTK 549. madde hükmü uyarınca haklı nedenle fesih talebi yasal olarak mümkün ise de, varlığı ileri sürülen haklı nedenlere, şirketin devamını imkansız kılan gerektirici sebeplerinin vukuuna bu konuda talepte bulunan davacı yanın sebebiyet vermemesi gerektiği Dairemiz yerleşik içtihatlarındandır. Toplanan deliller çerçevesinde, her ne kadar ana sözleşmede şirket için daha uzun bir süre öngörülmüş ise de, tarafların da kabulünde olduğu üzere dava dışı arsa malikleri ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu inşaatın gerçekleştirilmesi işi için şirketin kurulduğu ve fakat davacı tarafından şirketin henüz kuruluş aşamasında bulunması nedeniyle arsa tapularını kendi adına tescil ettirildiği ve akabinde davalı şirkete devredilmesi gerekirken bundan imtina edilmek suretiyle sözleşmede davacı için öngörülen şahsi edimin edilmediği anlaşılmaktadır. Davalı tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası, devir vaadinin resmi şekilde yapılmadığından bahisle reddedilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Ancak bu husus davacının söz konusu sözleşmedeki şahsi ediminin ifasının nazara alınmamasını gerektirir nitelikte değildir. Bu durumda şirketin gayri faal hale gelmesine davacının öncelikli olarak sebebiyet verdiğinin kabulü gerekir. Hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak bir hak ya da talepte bulunamayacağı kuralı göz önüne alındığında davanın reddine karar verilmesi gerekirken hükme varmaya elverişli bulunmayan, eksik ve yetersiz bilirkişi raporu nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, davalı vekilinin temyiz itirazlarınn kabulü ile kararın bozulması gerkemiştir.
2-Kabule göre de, karar tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 636/3. maddesine göre, haklı sebeple limited şirketin feshi istendiğinde, mahkeme, istem yerine, davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. Bu hüküm, 6102 sayılı Kanun’un Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında 6103 sayılı Kanun’un 3. maddesine göre TTK’nın yürürlüğe girmesinden önceki olaylara da uygulanır niteliktedir.O halde mahkemece, söz konusu kanun hükmü de tartışılarak fesih talebinin bu madde çerçevesinde değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de yerinde olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı M.. G..’e iadesine, 24/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.