Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/11705 E. 2015/8330 K. 16.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11705
KARAR NO : 2015/8330
KARAR TARİHİ : 16.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2013
NUMARASI : 2009/490-2013/200

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19.09.2013 tarih ve 2009/490-2013/200 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi birleşen dava yönünden davacı vekili ile asıl davada davalılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16.06.2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı K.Tekstil Dağıtım ve Pazarlama Limited Şirketi yetkilisi S.. B.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalılardan B.. B..’ın 24/12/2007 tarihine kadar müvekkili şirketin ortağı iken hisselerini kardeşi B.. B..’a devrettiğini, B.. B..’ın ise mevcut hisseleri müvekkili şirket yetkilisi S.. B..’e devrederek şirketten ayrıldığını, davalıların şirkete ortak oldukları dönemde şirketi çok yüksek rakamlarda borçlandırdıklarını, davalıların şirket hesabından kendi şahsi hesaplarına defalarca para aktardıklarını, bu paraları şirketten ayrılırken iade etmediklerini ve müvekkilinin davalıdan 73.640,00 TL alacaklı olduğunu ileri sürerek, 73.640,00 TL’nin doğduğu tarihten itibaren ticari faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin davacı şirketin eski ortakları olduğunu, müvekkillerinin yapmış olduğu hisse devirlerinin yasalara uygun şekilde yapıldığını, müvekkili B.. B.. ile hisseleri devralan T. Ö.ve S.. B.. arasında ayrıca 13/08/2008 tarihli adi yazılı şekilde bir sözleşmenin daha yapıldığını, bu sözleşme ile müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığının anlaşıldığını, davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen havalelerin şirket muhasebeci tarafından yapıldığını, davanın noterden devir işlemi yapılmasından sonra açıldığını, şirketin diğer ortağı S.. B..’ün tarafların ortakları olduğu dönemde şirketten ne kadar para çektiğinin bilirkişi marifetiyle tespit edilmesinin gerektiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, birleşen davada, davalı borçlunun o dönem K. T. Yetkilisi B.. B.. tarafından araç alımı için 06.08.2010 tarihinde hesabına gönderilen 16.000 TL parayı almasına rağmen şirket adına herhangi bir araç devri ve satışı yapmadığını, tarafına araç avansı için gönderilen parayı müvekkili şirkete de iade etmediğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun %40 inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu kapsamından, asıl davada davacı şirketin hesabından E. Ş. hesabına 16.000,00 TL, davalılardan B.. B.. hesabına 3.500,00 TL ve diğer davalı B.. B.. hesabına ise 56.540,00 TL’nin havale yapıldığı, bu paralardan, birleşen dosyadaki davalı Eyüp Şimşek hesabına gönderilen 16.000,00 TL’nin “araba alımı için” gönderildiği açıklamasıyla gönderildiği ve araç satın alındığından davalı Eyüp Şimşek yönünden haksız zenginleşme kuralları oluşmayacağından bu davalı hakkındaki davanın reddine, ancak aracın davacı şirket adına alınmadığı, davalı B.. B..’ın eşi Yasemin Batan adına alındığı anlaşıldığından bu nedenle araç alımı için gönderilen 16.000,00 TL ile B.. B.. hesabına gönderilen 3.500,00 TL’nin yani 19.500,00 TL’sinden B.. B..’ın sorumlu olduğu, diğer 56.540,00 TL’nin ise davalı B.. B.. tarafından alındığı, davalıların, davacı şirket tarafından bu ödemelerin kendilerine geçerli ve haklı sebeple yapıldığını kanıtlayamadıkları, bu paraların asıl davadaki davalılar tarafından şirketten ödünç olarak alındığının kabulünün gerektiği ve davacı şirkete ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile 73.640,00 TL’den 56.540,00 TL sinin davalı B.. B..’dan, 19.500,00 TL sinin davalı B.. B..’dan dava tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlardaki ticari faizi ile birlikte alınarak davacıya ödenmesine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, birleşen dava yönünden davacı vekili ile asıl davada davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2 – Asıl davada davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:
Dava, davacı şirket tarafından davalılara verildiği ileri sürülen borcun iadesi istemine ilişkindir.
Davacı şirket vekili, müvekkili şirketin eski ortak ve müdürleri olan davalıların müvekkili şirkete ait hesaplardaki bir kısım paraları kendi adlarına havale ettiklerini ve iade etmediklerini ileri sürmüş, mahkemece yapılan yargılama sonunda, açıklanan gerekçe ile asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamı itibari ile; davacı tarafça kanıt olarak, davalılara yapılan ödemeleri gösterir banka havale dekontlarına dayanılmış, davalılar vekili tarafından yapılan savunmada ise ibra sözleşmesi kapsamında müvekkillerinin borcunun bulunmadığı belirtilmiştir. Kural olarak banka havaleleri ile yapılan ödemeler, bu ödemeleri gösteren dekontlar üzerinde taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine yönelik açıklamalar içermediği sürece mevcut bir borcun söndürülmesi amacı ile yapılan ödemelere işaret etmekte olup, davacı vekilince dayanılan dekontlar üzerinde, anılan yönde açıklamalara yer verilmediği görülmektedir. Bu hali ile banka havale dekontları, başlıbaşına havale göndericisi yönünden bir alacak hakkının varlığına kanıt teşkil etmemekte, bir başka anlatımla, alacağı kanıtlamaya yeterli olmamaktadır. Buna karşın, yargılama sırasında davalılar vekili tarafından yapılan yeni bir savunma ile bu kez davaya konu edilen borcun müvekkillerince ödendiği yönünde beyanda bulunulmuş, buna dayanak olarak davacı defterlerine dayanılmış, bu defterlerin özeti olduğu iddia edilen bir takım bilgisayar çıktıları sunulmuştur. Ancak mahkemece anılan savunma üzerinde durulmamıştır. Öte yandan, mahkemece yapılan yargılama sırasında, davacı tarafa ticari defterlerini sunması yönünde ihtarda bulunulmuşsa da; yapılan ihtaratta, defterlerin sunulmaması halinde davacının bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı bildirilmiş olup, bu hali ile yapılan ihtarat usulüne uygun olmadığı gibi esasen davalılar vekili tarafından yapılan yeni savunmanın ihtarattan sonra gündeme geldiği de göz önüne alındığında, yeni ve usulüne uygun bir başka ihtara ihtiyaç olduğu açıktır. Bu durumda, davaya konu edilen borcun ödendiği yönündeki davalı savunması kapsamında, kanıt yükünün davalıya geçtiği ve davalının da davacı şirkete ait ticari defterlere dayandığı olgusundan hareketle, mahkemece davacı tarafa ticari defterlerini sunması için süre verilmek ve ardından davalılar vekilince yapılan savunma üzerinde durularak sonuca gidilmek gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğrugörülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün asıl davada davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, aşağıda yazılı bakiye 30,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 16.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.