Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/11631 E. 2014/20304 K. 23.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11631
KARAR NO : 2014/20304
KARAR TARİHİ : 23.12.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) 28. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2013
NUMARASI : 2013/109-2013/291

Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 28. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22/10/2013 tarih ve 2013/109-2013/291 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Esra Can tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkil ile davalı şirket arasında 11/11/2009 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığını, ancak sözleşmenin davalı tarafından 01/12/2011 tarihinde usulsüzce feshedildiğini, sözleşmenin aleyhe olan kısımlarını kabul etmediklerini, feshin de geçersiz olduğunu ileri sürerek haksız fesih sebebi ile ödenmemiş alacaklar için 1.000,00 TL, portföy tazminatı için 1.000,00 TL ve gelir kaybı için 1.000,00 TL toplam 3.000,00 TL’nin 11/11/2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; TTK 122/4 maddesi gereği denkleştirme hakkının sözleşmenin sona ermesinden itibaren 1 yıl içinde ileri sürülmesi gerektiğini, portföy tazminatının süreye bağlandığını, 1 yıllık sürenin geçmesinden sonra dava açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; TTK 122/4 hükmü gereği davanın 1 yıl içinde açılması gerektiği, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, acentelik sözleşmesinin feshi nedeniyle komisyon alacağı, gelir kaybı ve portföy tazminatı istemine ilişkin olup, davalı vekilinin süresinde zaman aşımı definde bulunması nedeniyle mahkemece 6102 sayılı TTK’nın 122/4 maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesinde yer alan portföy tazminatı 6762 sayılı TTK’da karşılığı bulunmayan yeni bir madde olarak yer almıştır. Bu nedenle, somut olayda, portföy tazminatı için öngörülen bir zaman aşımı süresi bulunmamaktadır. 818 sayılı BK’nın 126/4 maddesi gereğince acentelik mukavelelerinden doğacak tüm davalar 5 yıllık zaman aşımına tabi olup, sözleşmenin feshi tarihi itibariyle de 818 sayılı BK ve 6762 sayılı TTK hükümleri yürürlükte bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece 6103 sayılı TTK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 6. maddesi ve 6101 sayılı TBK Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 5. maddesi gözönünde bulundurularak bir karar verilmesi gerektiği gibi, davacının portföy tazminatı dışındaki gelir kaybı ve komisyon alacağı hakkında da 1 yıllık hakdüşürücü sürenin uygulanması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.