Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/11626 E. 2015/7984 K. 09.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11626
KARAR NO : 2015/7984
KARAR TARİHİ : 09.06.2015

MAHKEMESİ : ÇORLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2014
NUMARASI : 2013/11-2014/138
Taraflar arasında görülen davada Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/03/2014 tarih ve 2013/11-2014/138 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 09/06/2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. A.. Y.. ile davalı vekili Av. H.A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının DDM K. Ambalaj Gıda Ltd. firmasının ortağı ve yetkilisi olduğunu, şirket hakkında kambiyo senedine mahsus icra takibi yaptıklarını, ödeme emrinin tebligi sonrası şirkete ait taşınmaz üzerine haciz konulduğunu, davalı şirketin bono asıllarının icra kasasında bulunmadığından bahisle ödeme emrinin iptalini talep ettiğini, icra mahkemesince davanın kabul edildiğini, kararın kesinleşmesi beklenmeden haczin kaldırıldığını, kararı temyiz etmeleri üzerine şikayetin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle bozulduğunu, taşınmazın satışı için icraya başvurduklarında 3. kişiye devredildiğini öğrendiklerini, şirketin başka malvarlığı bulunmadığından alacaklarını tahsil imkanı kalmadığını, davalının kesinleşen icra takibine rağmen taşınmazı 3. kişiye devrederek davacının zararına yol açtığını, TMK’nın 50/2 maddesine göre sorumlu olduğunu ileri sürerek, 200.000 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taşınmazın şirketin borçlarından dolayı satıldığını, davacıya herhangi bir borçları olmadığını, işlemlerin şirket nam ve hesabına yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, TMK’nın 50/2 maddesi uyarınca tüzel kişilerin organlarının kusurlarından dolayı kişisel olarak sorumlu oldukları, 55. maddeye göre ise ticaret şirketleri hakkındaki kanun hükümlerinin saklı bulunduğu, 6102 sayılı TTK’nın 632. maddesi uyarınca şirketin yönetimi ve temsili ile yetkilendirilen kişinin şirkete ilişkin görevlerini yerine getirirken işlediği haksız fiilden şirketin sorumlu olduğu, özel düzenleme varsa genel hükümlere göre karar verilemeyeceği, davalının taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle, taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, limited şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, şirket alacaklılarının şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açmaları imkanı mevcuttur. Buna karşın söz konusu davanın açılıp görülebilmesi için oluştuğu iddia olunan zararın doğrudan ya da dolaylı zarar niteliğinde olup olmadığının tespiti önem arzetmektedir. Bu kapsamda, şirket alacaklısı konumunda olan üçüncü şahısların sorumluluk davası yolu ile kendileri adına istemde bulunabilmelerinin koşulu, oluştuğu ileri sürülen zararın, doğrudan zarar niteliğinde olmasıdır. Şirket yöneticilerinin, şirketin almış olduğu borcu ya da başkaca edim yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla şirketi atıl kılarak acz içine düşürmeleri hali; üçüncü kişiler yönünden doğrudan zarar niteliğinde olup, bunun dışında kalan ve dolaylı zarar olarak nitelendirilebilecek hususlarda alacaklı konumundaki üçüncü şahısların yöneticilerin ödeyeceği tazminatın şirkete verilmesi yönünde istemde bulunmaları mümkündür.
Somut olayda, mahkemece 6102 sayılı TTK’nın 632. maddesine göre şirketin yönetimi ve temsili ile yetkilendirilen kişinin şirkete ilişkin görevlerini yerine getirirken işlediği haksız fiilden şirketin sorumlu olduğu, davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının iddia ettiği talep dolaylı zarar kapsamındadır. 6102 sayılı TTK’nın 556. maddesi uyarınca da zarara uğrayan şirketin iflası halinde tazminatın şirkete ödenmesini isteme hakkı şirket alacaklılarına attir. Dava konusu olayda ise dava dışı şirketin iflası şartı gerçekleşmemiştir.
Bu itibarla, mahkemenin yukarıda anılan gerekçe ile davanın reddine karar vermesi doğru değil ise de, sonucu itibariyle doğru hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 09/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.