Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/11612 E. 2014/20171 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11612
KARAR NO : 2014/20171
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

MAHKEMESİ : MANAVGAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 20/03/2014
NUMARASI : 2012/196-2014/196

Taraflar arasında görülen davada Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20.03.2014 tarih ve 2012/196-2014/196 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların müvekkili şirketin eski yöneticisi oldukları dönemde şirketin teşvik indiriminden faydalanarak 3.300.000 Euro kredi kullandığını, bu kredi nedeniyle davalıların usulsüzlük yaptığını, TL karşılığı 6.271.624 olan krediden 4.999.899 TL harcama yapıldığının tespit edildiğini, geri kalan 1.271.725 TL fazla kredi kullanılmış gibi bir durum ortaya çıktığını ve davacı şirketin bu nedenle zarara uğradığını, davalılara şirket zararının ödenmesi hususunda gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine başlatılan icra takibine da davalıların haksız olarak itiraz ederek takibin durmasına neden olduklarını ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı şirketin önceki yöneticileri olan davalılar döneminde şirketin teşvik indirimi kapsamında Vakıfbank Manavgat Şubesi’nden Yabancı kaynaklı kredi kullandığı, kredinin harcandığı döneme ilişkin defter ve belgelerin taraflarca sunulmadığı, davacı şirketin ortak ve yöneticiliğine gelen M. K..’ın 01/09/2010 tarihinde şirketin %51 hissesini devralarak yönetime geçtiği ve şirketi tek başına temsil ve yetkili olduğu, önceki yöneticiler ve şimdiki yönetici arasında açılmış davalardan anlaşıldığı üzere taraflar arasında anlaşmazlık bulunduğu, davacı tarafın gerçek bir zararının olup olmadığına yönelik herhangi bir delil sunulmadığı, krediyi kullandıran banka tarafından, davacı şirketten herhangi bir talepte bulunulmadığı ve bir usulsüzlüğün tespit edilmediğinin bildirildiği, bu durumda davacı şirketin kredinin kullanılması nedeniyle herhangi bir zararının olduğunun tespit edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine, davacı takibinde haksız ve kötüniyetli olduğundan davalılar lehine takibe konu miktar üzerinden takdiren %20 oranında icra tazminatına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, limited şirketin eski yöneticileri hakkında şirketi zarara uğrattıklarından bahisle şirket zararının ödenmesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davası olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine, takibinde haksız ve kötüniyetli olan davacının %20 tazminat ödemesine karar verilmiştir.
Davacı şirket vekili, davalıların yöneticisi oldukları dönemde teşvik indiriminden faydalanarak şirket adına 3.300.000 Euro kredi kullandıklarını, kullanılan kredinin bir kısmına ilişkin harcamaların tespit edilemediğini ve şirketin fazla kredi kullandırılarak zarara uğratıldığını ileri sürmüş olup mahkemece davacı şirketin iddia edilen zararının gerçekleştiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı, krediyi kullandıran banka tarafından davacı şirketten herhangi bir talepte bulunulmadığı ve bir usulsüzlüğün bulunmadığının bildirildiği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Ancak, dosya içerisinde mevcut dava dışı T.Vakıflar Bankası Manavgat Şubesi’ne hitaben yazılan bakanlık yazısında, davacı şirket tarafından yatırım teşvik belgesi kapsamında banka tarafından kullandırılan yatırım kredisine ait tamamlama vizesi incelemeleri sonucunda davacı şirkete yatırım kapsamında 1.271.725 TL tutarında fazla kredi kullandırıldığının tespit edildiği belirtildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, dava dışı banka tarafından söz konusu kredinin davacı şirkete dilimler halinde kullandırıldığı ve kullandırılan kredi dilimlerinin şirket hesaplarına aktarıldığı, her bir dilim kredinin şirket hesaplarına aktarılmadan önce karşılığı harcama kalemlerinin faturalandırılarak banka şubesine ibrazı ve şubece yapılacak inceleme sonucunda kredinin şirket hesabına aktarıldığı düşünüldüğünde, kredinin davalılar tarafından maksadına aykırı kullanılıp kullanılmadığının tespitinde, şirkete ait banka hesapları ve krediyi kullandıran banka şubesinde kullandırılan krediye ilişkin tutulan kayıtlar ve dosya içeriğinin birlikte değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Nitekim, mahkemece alınan bilirkişi raporundan sonra banka şubesi tarafından dosyaya kullandırılan krediye ilişkin gider çizelgeleri ve projeye uygunluk belgeleri sunulmuş olup mahkemece anılan hususlar da gözetilerek davacı iddialarının araştırılması bakımından bu belgeler üzerinde herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi karar yerinde de tartışılmamıştır. Bu itibarla, mahkemece, konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak bakanlık yazısı, banka cevabi yazısı ve bankaca dosyaya sunulan gider çizelgeleri ve projeye uygunluk belgeleri ile hesap kayıtları gözetilerek davacı şirket tarafından yatırım teşvik indiriminden faydalanılarak kullanılan krediden dolayı davacı şirketin davalılar tarafından iddia edildiği gibi bir zarara uğratılıp uğratılmadığının tespiti hususunda hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.