Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/11571 E. 2015/7969 K. 09.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11571
KARAR NO : 2015/7969
KARAR TARİHİ : 09.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2014
NUMARASI : 2013/218-2014/101

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/04/2014 tarih ve 2013/218-2014/101 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 09/06/2015 günü hazır bulunan asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili Av. A.. K.. ile asıl davada davalı-birleşen davada davacı asil H.. S.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı-birleşen davada davalı vekili, müvekkili şirketin 22/02/2010 tarihinde V. U. Ç. ile davalı H.. S.. tarafından eşit hisseyle kurulduğunu, daha sonra davalının %20 hissesini N. Ç.’e devrettiğini ve şirketin üç ortaklı hale geldiğini, davalının 14/02/2011 tarihine kadar işletmeyi bizzat yönettiğini, davalının şirketi yönettiği 2010 yılında şirketin 146.502,61 TL zarar ettiğini, borçlarını ödemede temerrüde düşüp mal tedarik edemediğini, çalışanlar arasında huzursuzluklar yaşandığını, davalının şirkete ait gıda maddelerinden bir kısmını evine götürdüğünü, şirketin kredi kartları ile şahsi aracına benzin aldığını, 14/02/2011 tarihinde şirketten ayrılan davalının bir daha geri dönmediğini, hissesini devretmek için 400.000 TL’sı istediğini, aksi takdirde şirketi çalışamaz hale getireceğini söylediğini, 01/04/2011 tarihli ortaklar kurulu kararı ile münferit imza yetkisi kaldırılan davalının 11/04/2011 tarihinde şirketin hesaplarından 7.350 TL para çektiğini ve geri vermediğini, 20.06.2011 tarihinde yapılan ortaklar kurulu toplantısına davalı yerine vekilinin katıldığını, şirketi bulunduğu zor durumdan çıkarmak için alınmak istenen sermaye artırım kararına davalının vekilinin karşı çıktığını, bu durumun şirketi zora soktuğunu, toplantıdan sonra 24/06/2011 tarihinde davalının hissesini devraldığını söyleyen kalabalık bir grubun şirketin işlettiği kafeye gelerek kafedekileri tehdit ettiğini, bu olayla ilgili soruşturmanın Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/25713 sayılı dosyası ile sürdürüldüğünü, davalının Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/475 Esas sayılı dosyası ile şirketin feshi talepli dava açtığını, Kadıköy 17. Noterliği’nce düzenlenen 23/06/2011 tarihli hisse satış sözleşmesi ile davalının hissesini satın aldığını iddia eden Ö.A. Ç.isimli kişinin diğer ortaklara ihtarname keşide ederek toplantı yapılmasını istediğini, ancak toplantıya gelmediğini, davalının vekalet verdiği bazı şahısların kafeye gelerek para istedikleri, hesap ödemediklerini, bu kişiler hakkında ceza soruşturması yürütüldüğünü, davalının sayılan bu davranışlarının diğer ortaklarla arasındaki güveni kaldıracak nitelikte olduğunu ileri sürerek, davalının TTK’nın 551/3. maddesi gereğince haklı nedenlerle şirket ortaklığından çıkarılmasına, davanın kabul edilmesi halinde davalının 3.000 TL’ye isabet eden sermaye payının ortak V. U. Ç. tarafından devir alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davaya cevabında müvekkili şirketin kuruluşundan beri kar elde etmediğini, ortaklar kurulunca kar dağıtımı konusunda da karar alınmadığını savunarak, birleşen davanın reddini istemiştir.
Davalı-birleşen davada davacı vekili, anasözleşme ile müvekkili ve diğer ortak V. U. Ç.’in 5 yıl süreyle müdür atandığını, bu nedenle müvekkilinin şirketi zarar uğrattığı iddiasının doğru olmadığını, müvekkilinin diğer ortaklar tarafından şirketten uzaklaştırılıp şirketin mali durumu hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini, bu nedenle diğer ortaklar ile müvekkili arasında problemler yaşandığını, diğer ortak V. U.Ç.in babası olan M. Ç.’in müvekkilinin hissesini almak için tehdit ve baskılar yaptığını, bu konuda Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, ortak V. U. Ç.’in babası M. Ç.’in şirket işlerine müdahale etmesinden sonra şirketin zarar etmeye başladığını, müvekkilinin şirketteki hissesini noterde düzenlenen devir senediyle Ö. A. Ç.isimli kişiye devrettiğini, hisse devri için diğer ortaklar karar almayınca devir işleminden vazgeçildiğini savunarak, asıl davanın reddini istemiş, birleşen davada, şirketin dağıtılmayan geçmiş yılar karının tespiti ve 22.02.2010 tarihinden dava tarihi olan 11.06.2013 tarihine kadar tespit edilecek kar payından şimdilik 10.000 TL’nin en yüksek faiz oranı ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, limited şirketlerin anonim şirketlerden farklı olarak ortakların kişiliklerinin önem arz ettiği ve kişisel unsurları da bünyesinde barındıran bir ortaklık türü olduğu, TTK’nın 551. maddesindeki hüküm bu unsurlar nazara alınarak düzenlendiğinden diğer ortaklar ile arasında husumet bulunan davalı-birleşen davacı H.. S..’nun şirketten çıkma talep ederek ulaşabileceği sonucu şirketin fesih ve tasfiyesini isteyerek elde etmek istediği, fesih davasının 02/06/2011 tarihinde, işbu davanın ise 28/07/2011 tarihinde açıldığı, davacı şirketin davalı ortağı ortaklıktan çıkararak faaliyetine devam edebileceği, davalı ortak H.. S..’nun ortaklıktan çıkarılması konusunda ortaklar kurulu kararı da alındığı, incelenen sulh ceza dosyaları ile Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma dosyalarına göre taraflar arasında güven ilişkisi kalmadığının anlaşıldığı, davalının davacı şirketten çıkarılması koşullarının oluştuğu, şirket kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı şirketin borca batık olduğunun tespit edildiği, birleşen davada kar payı talep edilmiş ise de şirketin geçmiş yıllarda sürekli zarar ettiği, şirketin kar ettiği dönem bulunmadığından birleşen davanın yasal dayanağı oluşmadığı, davacı şirketin hali hazır durumda yetkili organlarının ve şirketi temsile yetkili müdürü bulunduğundan yönetim kayyumu talebinin de yerinde görülmediği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile davalının davacı şirket ortaklığından çıkarılmasına, asıl davada fazlaya ilişkin istemlerin reddine, asıl davada şirketin borca batıklık duruma nazara alınarak çıkarılma payı yönünden ileride davalı tarafından dava açılmak üzere özgür bırakılmakla şimdilik karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan alınıp, asıl davada davacı-birleşen davada davalı şirkete verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 30,20 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 09/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.