YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11559
KARAR NO : 2014/20328
KARAR TARİHİ : 24.12.2014
MAHKEMESİ : YOZGAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2014
NUMARASI : 2011/859-2014/302
DAVACI : H.. D..
Taraflar arasında görülen davada Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/03/2014 tarih ve 2011/859-2014/302 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, istediği zaman parasını geri çekebileceği garantisi verilerek ikna edilen müvekkilinin 40.000 Euro karşılığı davalı şirkete ait hisse senedi satın aldığını, müvekkiline menkul kıymetler borsasında kote edilmiş senetler yerine şirket tarafından bastırılan kar payı kuponları verildiğini, müvekkilinden senet bedelinden fazla para alındığını ileri sürerek, 40.000,00 Euro’nun temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının nominal değeri 1.000.000 TL olan 136 adet hisse ile müvekkili şirkete ortak olduğunu, ortaklığının pay defterine kaydedildiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili bulunduğu şirketin Sermaye Piyasası Kurulu kaydında olan, bu kurul tarafından faaliyetleri denetlenen bir anonim şirket olduğunu, TTK’nun 329. ve 405. maddesi gereğince anonim şirket ortaklarının sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerini, müvekkili şirketin tasfiye halinde olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı, alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taleple yapılan pay devir işleminin kanuna ve ortaklık ana sözleşmesine aykırılık teşkil etmediği, ortaklık defterlerinin ve genel kurul toplantılarının usulünce olduğu, davacının hileli davranışlarla aldatıldığını tespite elverişli somut deliller bulunmadığı, bu nedenle de davacının ortaklığın yetkili temsilcilerince yanıltıldığını veya yanlış yönlendirildiğini kabule olanak bulunmadığı, ortaklığın pay kazanımını benimseyerek karar gereğini yerine getirdiği, davacının pay senedi satın almak suretiyle davalı şirkete ortak olduğu, davacıdan nominal değer üzerinden bedel alınmasının söz konusu olmadığı, ortaklığın primli hisse senedi çıkarılması yolunda bir kararının bulunduğu, pay defteri ve hazirun cetvelinde yer alan kayıtların farklılık göstermediği, dosyada mevcut SPK raporlarının da tek başına davacının iddialarını ispata elverişli bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadına ilişkin olup mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, Dairemiz bozma ilamında, “mahkemece, konusunda uzman bir bilirkişi kurulu oluşturulup, davalı şirketlerin yasal defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle, davalı şirketlerin ortaklık durumunun gerçekten de ikincil kayıtlar tutulmak suretiyle takip edilip edilmediği, şirket ortaklığının gerçekten kazanılıp kazanılmadığı, davacının davalı şirketlere pay senedi satın almak suretiyle mi yoksa devir suretiyle mi ortak olduğu, yeni pay almak suretiyle ortaklık söz konusu ise davacıya verilen pay senetlerinin o tarih itibariyle nominal değerinin ne olduğu, şayet davacıdan nominal değer üzerinden bir bedel alınmış ise primli hisse senedi çıkarılması yolunda bir kararın bulunup bulunmadığı hususlarının tek tek tespit edilmesi, aksi sonuca varıldığında “çoğun içinde az da vardır kuralı” gereği varsa davacıdan fazla alınan bedelin iadesine (tahsiline) karar verilmesi ve açıklanan tüm bu hususların tereddütsüz şekilde ortaya konulmasından sonra davalıların hukuki durumlarının buna göre belirlenmesi gerektiği”ne işaret edilmiş olup bir kısım bozma gerekleri yerine getirilmekle birlikte mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, davacının ortak olduğu 2001 yılından bu yana tüm genel kurul ve toplantı tutanakları getirtilerek incelenmemiş, ayrıca, devir tarihi itibariyle davacının devren iktisap ettiği hisseleri devreden Yimpaş A.Ş.’nin devir tarihi itibariyle davalı Y.. Holding A.Ş. ortakları arasında bulunduğu ve devre konu paylara sahip olduğu bilirkişi raporunda bildirilmiş ise de; devir tarihi itibariyle davacının, delil olarak dayandığı Hisse Senedi Devir ve Kabul Sözleşmesine göre devraldığı hisselerin karşılığında ödediği bedele ilişkin olarak, hisseyi devreden Yimpaş A.Ş.’nin defterlerinde, devrettiği bu hisse senetlerinin satımı ile bedelinin tahsiline ilişkin kayıt bulunup bulunmadığı, bu hisse devrinin karşılığında davacıdan aldığı bedelin ticari defter ve kayıtlarında muhasebeleştirilip muhasebeleştirilmediği ve bu suretle davacıya devredilen payların ortak olduğu bildirilen davalı Y.. Holding A.Ş.’nin o tarih itibariyle kayıtlı sermayesi içinde temsil edilip edilmediği üzerinde durulmadığı, mahkemece, davalı şirket tarafından gönderilen belgelerle yetinilerek yapılan inceleme sonucu karar tesis edildiği, dosyanın mevcut haliyle bozmadan sonra alınan bilirkişi kurulu raporunun yeterince denetimine elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davalı şirket tarafından gönderilen belgelerle yetinilmeyerek hisse devir tarihinden dava tarihine kadar davalı şirketin yapmış olduğu genel kurullara ait tutanaklar ve hazirun cetvelleri ile diğer belgelerin ticaret sicil dosyasından tam olarak getirtilmesi suretiyle yukarıda anılan eksikliklerin ikmali ile bilirkişi kurulundan ek rapor veya yeni bir bilirkişi raporu alınarak, devir tarihi itibariyle davacının, delil olarak dayandığı Hisse Senedi Devir ve Kabul Sözleşmesine göre devraldığı hisselerin karşılığında ödediği bedele ilişkin olarak, hisseyi devreden Y.. A.Ş.’nin ticari defter ve kayıtlarında, devrettiği bu hisse senetlerinin satımı ile bedelinin tahsilinin muhasebeleştirilip muhasebeleştirilmediği ve bu suretle davacıya devredilen payların ortak olduğu bildirilen davalı Y.. Holding A.Ş.’nin o tarih itibariyle kayıtlı sermayesi içinde temsil edilip edilmediği tespit edilerek bu inceleme sonucunda davacının ortaklığının sahih olmadığı, pay defterindeki kaydın diğer kayıtlarla örtüşmediği anlaşıldığı taktirde bu aşamadan sonra davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durularak her bir davalının hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi ve davalıların zamanaşımı def”i de buna göre değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken bozma gerekleri yeterince tartışılmadan düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, dediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.