Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/11348 E. 2014/20196 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11348
KARAR NO : 2014/20196
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 24. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2012
NUMARASI : 2011/28-2012/27

Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 24. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/02/2012 tarih ve 2011/28-2012/27 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi temlik alan TMSF vekili ve davalı E.. K.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, TMSF’nin 09/02/2004 tarih ve 51 sayılı ve 13/02/2004 tarih ve 13 sayılı kararları ile Uzan Grubu’na ait şirketlerin ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimine TMSF tarafından el konulduğunu, davacı şirketinde Fon tarafından yönetim ve denetimine el konulan 74 adet medya grubu şirketlerinden bir tanesi olduğunu, fon tarafından yönetime getirilen yeni yöneticilerin kayıtları incelediklerinde 13/02/2004 tarihi itibariyle kasada olması gereken nakit tutarlar ile mevcutlar arasında aşırı fark olduğunu, daha sonradan şirket kayıtları üzerinde inceleme yapıldığını, şirketin kasa açığı yolu ile zarara uğratıldığını, TTK 337. maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin görev süreleri içinde yapılan işlerden ve işlemlerden sorumlu olduklarını, ayrıca göreve başlamadan öncede olsa yolsuz işlemlerden dolayı ihbar yükümlülüklerini yerine getirmediklerinden sorumluluklarının söz konusu olacağını, bu nedenle şirketteki kasa açığından şirket Yöneticilerinin sorumlu olacağını, M.. İ.. ve M.. G..in denetim kurulu üyesi olduklarını ve İ.. E..’in de mali direktör olarak görev yapması nedeni ile şirket
zararından sorumlu olan kişi olduklarını ileri sürerek, 960.026,40 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiş olup, yargılama sırasında dava konusu alacağı temlik alan TMSF ıslah ile talebini 1.590.742,40 TL olarak artırmıştır.
Davalı E.. Z.. vekili, davanın teftiş ve denetim kurulu raporuna istinaden ikame edildiğini, davacının iç denetim mekanizması tarafından düzenlenen raporun delil niteliğinde bulunmadığını, TMSF tarafından 14/02/2004 tarihinde polis baskını ile şirketin yönetim ve denetimine el konulduğunu, yeni atanan yöneticilerin şirket ortak ve yöneticilerini yok saydıklarını, kasanında tutanak ile resmi bir şekilde devir teslim alınmadığını, ayrıca zararın davalının yükümlülüğünü ihlal etmesinden kaynaklanması gerektiğini, davacının davasının reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı M.. İ.., M.. A.. ve İ.. P.. vekili; davanın şirkete el konulduktan sonra düzenlenen teftiş ve denetim kurulu tarafından düzenlenen raporuna istinaden açıldığını, müvekkillerinin bu raporu görmediklerini, şirket yönetimine TMSF tarafından el konulduğunda resmi bir işlem yapılmadan kasalara el konularak tutanak tutulmadığını, müvekkillerinin davranışı ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağı bulunamayacağını, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı M.. G.., davanın teftiş ve denetim kurulu raporuna istinaden açıldığını, TMSF tarafından şirkete el konularak kasaların yasal olmayan bir şekilde devir alındığını, kendi davranışı ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı İ.. E.. vekili, davada zaman aşımının gerçekleştiğini, müvekkilinin davacı şirkette ikinci derecede imza yetkilisi olarak 01/02/2002 tarihinde çalışmaya başladığını, şirketin nakit kasasını ilgilendiren konularda imza yetkisinin bulunmadığını, 29/05/2003 tarihli genel kurul raporunda ibra edildiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı E.. K.., kasa açığının hangi tarihte, hangi nedenle ve hangi miktarda oluştuğunun belirtilmediğini, müvekkilinin şirketin ortağı ve 2002 yılı ile şirket ele konulduğu 14/02/2004 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olduğunu, 2003 yılı Ağustos ayının sonundan itibaren şirketin diğer ortakları ile ihtilafa düştüğünü ve şirket defterlerini artık göremediğini, müvekkilinin şirkete sokulmadığını, bu nedenle kasa açığından sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin yapılan bazı ödemeleri defterlerde görmemesi üzerine denetçileri uyardığını, kasa hesabında olduğu iddia edilen 960.000 TL’den 630.715 TL’ nin Telsim A.Ş.’ye iş avansı olarak verildiğini, buna müvekkilinin rıza göstermediğini, bu meblağın ikinci kez zarar olarak gösterildiğini, bu nedenle aslında kasa hesabında açık bulunmadığını, teftiş ve denetim kurulu raporunun geçerliliğinin bulunmadığını, taraf olan davacı tarafça hazırlandığını, ayrıca zaman aşımının gerçekleştiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı taraf S.. M.. Grubu şirketlerinden olan B.. Org. ve Menajerlik Tic. A.Ş.’ye TMSF tarafından el konulmasından sonra 13/02/2004 tarihinde yapılan sayımda kasada mevcut olması gereken 960.026,39 TL’nin kasada mevcut olmadığının tespit edildiğini, buna ilişkin tutanak tutulduğunu, ayrıca şirketin kasada mevcut olan; ancak kasada kaydı yapılmayan 338.927 Euro’luk mevcudunun da T.. A.Ş. muhasebe sorumlusu Ö.. M..’ ya elden ödendiğini, bununda kasada bulunmadığını, toplam 1.590.742,40 TL’den davalıların sorumlu oldukları iddia edilmiş ise de, davanın TTK’nın sorumluluğa ilişkin hükümleri gereğince açıldığı, kanuna göre, zararın meydana geldiğinin ve zararın davalıların
hukuka aykırı ve kusurlu hareketleri sonucunda meydana geldiğinin davacı tarafından ispatlanması gerektiği, davalılardan bir kısmı şirkete el konulduğu tarihte şirketin yönetim kurulu üyeleri, bir kısmı denetim kurulu üyeleri, birisi ise finans müdürü olarak görev yapmakta olup, şirkette meydana gelen, şirketin zararından defterlerin düzgün tutulmamasından veya denetleme görevini gereği gibi yapmamalarından dolayı sorumlu olacakları, ancak sorumluluk için öncelikle zararın meydana gelmiş olması gerektiği, davacı tarafın şirkete el koyduktan sonra tek taraflı olarak düzenlediği tutanak ve raporlara istinaden açtığı davada, kasa açığının mevcut olup olmadığına ilişkin başkaca bir delil bulunmaması karşısında kasa açığının mevcut olup olmadığı, doğru bir şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı ve kasa açığının meydana geldiği tarih açısından tam bir kanaate ulaşılamadığı, hatta davacı tarafça, kasa açığını daha fazla belirlemiş iken sonradan bazı mutabakatlardan dolayı kasa açığının düşerek değiştiğine ilişkin tutanakta tutulmuş olup, bu tutanaklar, tutanakların tutulmasında gereken hassasiyetin gösterilmediği konusunda şüpheler uyandırmış olup, davacı taraf kasa açığını başkaca bir belge ile ve ticari defter ile kayıtlar ile ispatlayamadığı, dava dışı Ö..M..’ya elden teslim edildiği belirtilen paranın dahi banka kayıtlarına girmeden kasada mevcut iken ödendiğinin belirtildiği, ancak bunun daha sonradan kasa açığına eklenmek istendiği, oysa bu para Ö.. M..’ya elden teslim edilmiş ise kasa açığının tutulduğu tarihte bununda tutanakta belli edilmesi gerektiği, Ö.. M..’nun beyanına istinaden böyle bir meblağında kasadan nakit olarak verildiğinin kabul edilemeyeceği, tek taraflı olarak tutulan tutanağa istinaden zararın meydana geldiğinin kabul edilerek ispat yükünün davalı tarafa yüklenemeyeceği, davacının öncelikle tutanağın gerçeğe uygun olduğuna dair bilgi ve belgeler ile tutanağın doğru olduğunu ispat etmesi gerektiğini, tutanağın doğru olarak tutulduğunun ispatlanamadığı, bu durumda da zararın meydana geldiğinin kabul edilemeyeceği, meydana gelmeyen zarardan da davalıların sorumlu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, Temlik alan TMSF vekili ve davalı E.. K.. vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, temlik alan TMSF vekilinin aşağıdaki (2) numaralı bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, davacı şirketin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında açılan sorumluluk davasıdır.
Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulmazlar ise de, öğretideki baskın görüşe göre, TTK’nun 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticiler oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir (G.. E.-Ticari İşletme ve Şirketler-s.1941,1942,1999). Dava konusu olayda, TMSF tarafından davacı şirkete 13.2.2004 tarihinde elkonulduktan sonra şirket defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucu aynı tarihli tutanağa göre kasada yapılan sayımda olması gereken 960.026,39 TL’nin kasada mevcut olmadığı, kasanın boş olduğu ve bu tutanağın muhasebe sorumlusu ve iç denetim müdürü tarafından da imzalandığı, yine mahkemce alınan bilirkişi raporunda da davacı şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda 31/12/2003 tarihi itibariyle davacı şirketin 993.345,15
TL bakiye gösteren hesabının, çeşitli firmalarla yapılan mutabakat sonuçlarının mahsubu neticesinde 960.026,39 TL’ye gerilediği ve bu mevcudun 13.02.2004 tarihinde kasada bulunmadığı tespit edilmiş olmakla, kasa açığına ilişkin zararın mevcut olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla mahkemece, kasa açığına ilişkin zararın oluştuğu ve davalıların TTK’nın 338. maddesi gereğince oluşan kasa açığı zararından kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat etmedikleri takdirde sorumlu oldukları gözetilerek, bu zarardan davalıların her birinin sıfatı, görev tarihleri ve aralarında iş bölümü bulunup bulunmadığı araştırılarak her bir davalının hukuki durumu ve sorumluluğu olup olmadığının tespiti gerekirken, kasa açığının davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle, yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre davalı E.. K.. vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ :Yukarıda (1) numaralı açıklanan nedenlerle temlik alan TMSF vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temlik alan TMSF vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı E.. K.. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı E.. K..’ye iadesine, 22/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.