YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11128
KARAR NO : 2014/20343
KARAR TARİHİ : 24.12.2014
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2013
NUMARASI : 2012/117-2013/393
Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/11/2013 tarih ve 2012/117-2013/393 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ambalaj ürünleri, strafor, epsizalosyon levhaları, eps asmolenler, paltolama paket sistemleri gibi ürünler ürettiğini, dava dışı .. Tarım Ltd. Şti’den alınan sipariş ile sebze kasalarını ürettiklerini, söz konusu kasaların üretimi işinin daha sonra davalı firmaya verildiğini, bu esnada ele geçirdiği endüstriyel tescili davalının kendi adına tescil ettirdiği, oysa tescile konu sebze kasasının çok daha önce kamuya sunulduğu ve bu anlamda yenilik kriterini taşımadığını ileri sürerek davalı adına tescilli 2011/05289 tescil numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir, birleşen davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuş, birleşen dava ile davalı şirketin iş yerinde yapılan aramalarda müvekkiline ait tescilli kasaların bulunduğunu, izinsiz olarak üretildiğini ileri sürerek tecavüzün tespiti ve men’ine, maddi ve manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca tasarım tescil belgesi sahibinin gerçek hak sahibi olmadığı iddiasıyla hükümsüzlük davası açılabilecek kişilerin KHK’nın 13-14-15 ve 16’ncı maddeler arasında belirtilen kimselerle sınırlandırıldığı, davacının bu kişilerden bulunmadığı, davalının tasarım hakkı sahibi olmadığı iddiasına yönelik hükümsüzlük talebinin dinlenemeyeceği, birleşen dava yönünden ise tescilli tasarımın aynısını üreten davalı eyleminin davacının tasarım hakkına tecavüz oluşturduğu ancak KHK’nın 50 nci maddesi hükmü uyarınca tazminat sorumluluğu açısından aranan hususi şartın somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle esas dava bakımından davacının gerçek hak sahibi olmadığından aktif dava ehliyetinin bulunmadığından davanın husumetten reddine, birleşen dava yönünden davacı tasarım hakkının ihlal edildiğinin tespiti ile önlenmesine, koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı, birleşen davada davalı …-Yapı Tas. Kar. İnş. İml. Turz. Taş. San. ve Tic. A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
1-Asıl dava, davalı adına tescilli endüstriyel tasarım tescil belgesinin hükümsüzlüğü talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Davalı ile aynı sektörde faaliyet gösteren davacının, davalı adına tescilli tasarımın daha önceden kamuya sunulduğu ve yenilik kriterini taşımadığından bahisle belgenin hükümsüzlüğünü istemekte hukuki yararı bulunduğunun ve bu durumdan zarar gören, ilgili kişi olduğunun kabulü gerekir. O halde tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delillerin değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmeyip, hükmün asıl davada davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Tescilli tasarıma tecavüze yönelik birleşen davanın, 554 sayılı KHK’nın 45. maddesi de gözetilerek asıl davada varılacak sonuca göre karara bağlanması gerekmekle asıl davaya yönelik bozma sebep ve şekline göre, birleşen davaya yönelik temyiz itirazının da kabulü ile hükmün birleşen davada davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-davalı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile her iki dava bakımından verilen hükümlerin davacı-davalı…-Yapı Tas. Kar. İnş. İml. Turz. Taş. San. ve Tic. A.Ş. yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.