Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/11111 E. 2014/18464 K. 26.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11111
KARAR NO : 2014/18464
KARAR TARİHİ : 26.11.2014

MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/04/2000
NUMARASI : 1999/1536-2000/803

Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/04/2000 tarih ve 1999/1536-2000/803 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalılardan … Konserve Şirketinin ortağı olduğunu, şirketin müdürü H. K..’in yasaya aykırı mali ve hukuki uygulamaları olduğunu, sonraki müdür Hilmi’nin de benzer şekilde hukuka aykırı uygulamalara satış ve devirlere sebep olduğunu, 23.08.1996 tarihinde şirket adına kayıtlı ..Mahallesi, … ada … parsel taşınmazı müdürle hareket eden ortak A.K..’ın bacanağı A.. A..’e satılmış, ondan da M.A..’e satıldığını, söz konusu 4 parselin …. ada 1, 2, 3. parsellerle tevhid edilerek … ada 15 parsel olduğunu, ancak bu satış karşılığı bir mal ve hizmet alımı yapılmadığını, satışa dair genel kurul kararı olmadığını, taşınmaz alım satımı için genel kurul kararı gerektiğini, rayiç değerin altında yapılan söz konusu satışın muvazaa nedeniyle iptali gerektiğini ileri sürerek söz konusu taşınmaza ait tapunun iptali ile şirket adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar M.. E.. ve M. N. D.. vekili; davacının şirket adına talepte bulunamayacağı, davacı sıfatının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının şirket ortağı olup şirketi temsile yetkisi bulunmadığı, şirket adına dava açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Yargıtay İçtihatı Birleştirme Genel Kurulu’nun 11/04/1040 tarihli 1939/15 E. 1940/70 K. sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı uyarınca mahkemenin hüküm tarihi ile hükmün taraflara tebliği arasında 10 yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğine yönelik zaman aşımı def’i temyiz başvurusu ile ileri sürülebilecek olup davalılar A.. Ö.. ve B.. C.. vekili tarafından usulüne uygun bir temyiz başvurusu olmadığı gibi, katılma yoluyla temyiz başvurusunda da bulunulmaksızın temyize cevap dilekçesiyle zaman aşımı def’inde bulunulması nedeniyle söz konusu zamanaşımı def’inin dikkate alınması mümkün olamayacağından davacının temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmesine karar verilmiştir.
2- Dava, davalı şirkete ait taşınmazın şirket müdürünce üçüncü kişilere muvazaalı satışının iptali ile taşınmazın şirket adına tescili istemine ilişkin olup, davacının şirket ortağı olduğu ancak şirketi temsile yetkisi olmadığı gerekçesiyle dava açma hakkı olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, 6762 sayılı TTK’nın 556. maddesi atfıyla 309. maddesinde yer alan düzenleme gereği, şirketin zarara uğraması halinde tazminatın şirkete ödenmesini talep etmeleri şartıyla şirket ortaklarının dava açmaya hakları olduğu gibi muvazaa iddiasında muvazaalı işlemden zarar gören kişiler de işlemin iptalini talep edebileceklerinden, muvazaalı işlemden dolayı zarar gören şirket ortağının da taşınmazın tapusunun iptali ile şirkete tescilini talep etme hakkı bulunduğu dikkate alınarak davanın esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar A.. Ö.. ve B.. C.. vekilinin zaman aşımı def’inin incelenmesine yer olmadığına; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.