Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/10921 E. 2015/7758 K. 04.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10921
KARAR NO : 2015/7758
KARAR TARİHİ : 04.06.2015

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/04/2014
NUMARASI : 2011/480-2014/85

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01.04.2014 tarih ve 2011/480-2014/85 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 02.06.2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. E.. H.. ile davalı vekili Av. G. Y. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirkete ait tescilsiz “O.” adlı tencere seti tasarımının aynısının, davalı tarafından “M. Ç. T. S. adı altında üretilip satışa sunulduğunu, bu eylemin mülga TTK’nun 56. vd. maddeleri uyarınca haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve önlenmesine, şimdilik 500 TL maddi, 7.500 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 16.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 215.000 TL’ye yüksetmiştir.
Davalı vekili, davacıya ait olduğu tasarımın harcı alem olduğunu, davacıdan çok daha önce bu ürünlerin piyasaya arz edildiğini, müvekkiline ait tasarımın, davacının tasarımına benzemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından yaratılan tencere seti tasarımı ile iltibas oluşturacak derecede benzerinin davalı tarafından üretilerek piyasaya sunulduğu, bu eylemin haksız rekabet oluşturduğu, bu nedenle davacının maddi ve manevi tazminata hak kazandığı, bilirkişi aracılığıyla davaya konu ürünlerin, belirlenen satış hasılat tutarlarından, maliyet bedelleri düşülerek ve ortalama kar marjı saptanarak davacının isteyebileceği maddi tazminat miktarının saptandığı, kaldı ki tazminatın tespit edilememesi halinde mülga BK’nun 42 ve 43. maddeleri uyarınca uygun bir tazminatın takdir edileceği, bilirkişi tarafından tespit edilen miktarın bu kapsamda oluşa ve usule uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ve önlenmesine, 94.622,63 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı taraf, kendisine ait bulunan tescilsiz tencere tasarımının aynısının, davalı tarafça üretilerek satışa sunulduğunu ve bu eylemin haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürmüş, mahkemece de davacıya ait tencere tasarımı ile iltibas oluşturacak derecede benzerinin davalı tarafından üretilerek piyasaya sunulmasının haksız rekabet teşkil ettiği kabul edilmiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK’nun 56. maddesi uyarınca, haksız rekabet aldatıcı hareket ve hüsnüniyet kaidelerine aykırı suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suiistimalidir. Aynı yasanın 57/5. fıkrasında haksız rekabet olarak kabul edilen eylemler; “başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticari işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydan verebilecek surette ad, unvan, marka gibi tanıtma vasıtalarını kullanmak” olarak belirtilmiştir.
İlke olarak daha önce yurt dışında piyasaya sunulmuş ve Türkiye’de de herhangi bir kişi adına tescilli olmayan tasarımlar herkesin serbestçe kullanımına açık olup, bu tasarımların uygulandığı ürünler nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıklar da genel hükümlere göre çözümlenecektir. O halde, somut uyuşmazlıkta da yukarıda açıklanan ilke ve TTK’nun 56. ve 57/5. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gereklidir.
Dairemizin 30.05.2002 tarih ve 2240/5406 sayılı kararında da belirtildiği üzere, ilk defa yurt dışında kamuya sunulmuş bir tasarımın belli bir süre sonra Türkiye’de kullanılması durumunda şayet, Türkiye’de bu tasarımı ilk defa kullanan kişi büyük emek ve para harcayarak bu tasarımın kullanıldığı ürünü tanıtmış ve bir başkası da sırf bu tanınmışlıktan istifadeye yönelik olarak bu tasarımı aynen kullanmaya kalkışır ise, bu davranışın haksız rekabet olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere, haksız rekabetin varlığı için; ilk defa yurt dışında piyasaya sunulan ve Türkiye’de de herhangi bir tescilli sınai hak ile korunmayan tasarının uygulandığı ürünün, Türkiye’de ilk kez piyasaya sunulup, büyük emek ve para harcanarak tanınmış olması yeterli olmayıp, bir başkasının bu emek ve tanınmışlıktan haksız surette yararlanması ve iltibası önleyecek tedbirleri almaması gereklidir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, haksız rekabetin önlenmesindeki amaç, serbest piyasa düzeninde herkesin dürüstlük kuralları içerisinde hareket etmek suretiyle rekabet kurallarına uygun olarak piyasada faaliyet göstermesi ve sonuçta; mal ve hizmetlerin nihai tüketicilerinin aldatılmasına izin verilmeksizin kaliteli mal ve hizmetlerin piyasa kurallarına göre oluşan en uygun fiyatla satışa sunulmasıdır. Bu durumda, sonradan aynı sektörde faaliyet gösteren kişiler ticari hayatta dürüstlük ilkesine uygun bir şekilde ve iltibastan kaçınmak suretiyle piyasaya mal veya hizmet ürettikleri takdirde, piyasada ilk kez üretim yapan ürünün tanınmasını sağlayan kişinin üstün hakkı bulunduğundan bahisle, sonradan faaliyete başlayan kişilerin eylemleri haksız rekabet olarak nitelendirilemez. Böyle bir üstün hakkın varlığının kabulü aynı zamanda, rekabet hukuku ilkelerine aykırı olarak piyasada o mal veya hizmetle ilgili tekel yaratılması ve serbest rekabetin ortadan kaldırılması suretiyle ekonominin sağlıklı bir biçimde gelişmesini engelleyeceğinden kabul edilemez.
Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafın, dava konusu tasarımın harcıalem olduğu yönündeki savunması üzerinde durulmadığı gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunda da yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde bir değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca dosya kapsamından, davalının söz konusu ürünler üzerinde davacının haklı olarak kullandığı tanıtma vasıtalarıyla iltibas oluşturacak şekilde işaret ve benzeri tanıtma vasıtalarını kullanıp kullanmadığı da anlaşılamadığına göre davacıya ait tasarımın benzerini üreterek piyasaya sunan davalının eyleminin, sadece bu nedenle aldatıcı ve hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir hareket olarak nitelendirilmesi doğru değildir. Bu itibarla, mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirme yapılmak ve gerekirse bilirkişi raporu alınmak suretiyle yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 04.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.