Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/10811 E. 2015/7507 K. 02.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10811
KARAR NO : 2015/7507
KARAR TARİHİ : 02.06.2015

MAHKEMESİ : Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/11/2013
NUMARASI : 2013/130-2013/873

Taraflar arasında görülen davada Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/11/2013 tarih ve 2013/130-2013/873 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 02.06.2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılar vekili Av. S.. Y.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin içinde bulunduğu Y. Grubu’nun 1990 yılından itibaren Almanya başta olmak üzere birçok ülkede garanti verilerek binlerce insandan mevduat toplandığını, müvekkilinin davalı şirkete 60.060 DM (31.000.Euro) karşılığı 60.264 YTL karşılığında hisse senedi ile ortak olduğunu, parasını her istediği anda alabileceği garantisinin verildiğini, müvekkiline her hangi bir faiz ve para ödemesi yapılmadığını ileri sürerek müvekkili tarafından yatırılan 31.000.Euro (60.060 DM) karşılığı 60.264 YTL’nin talep tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, bilirkişiden yeniden rapor alınması için bilirkişi ücreti yatırılması hususunda davacıya kesin süre verilmesine rağmen davacı tarafça bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, 6100 sayılı HMK. nın 324/1-2-3 üncü maddesinin hükmü uyarınca bilirkişi masrafının delil ikamesi avansı olduğu delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması haline dayanılan o delilden vazgeçilmiş sayılacağının belirtildiği, 6100 sayılı yasanın 325 md. hükmünün üzerinde serbestçe tasarruf edilemeyen dava ve işlerde uygulanabilir olduğu, somut olayda uygulanamayacağı, dosyada delil olarak dayanılan ortaklık kayıtları, belgeler ve taraf beyanlarının ortaklık ilişkisinin geçerli olarak kurulmadığının tespitine elverişli bulunmadığı, bu durumda davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemlerine ilişkin olup, yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, davacının verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretini yatırmadığı, dosyadaki diğer delillerin de ortaklık ilişkisinin geçerli olarak kurulup kurulmadığını tespite elverişli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmının belirlenmesi ise hakime bırakılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 163. (HMK 94. md.) maddesine göre hakimin belirlediği süreler kural olarak kesin değildir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir.
Kesin süre verilmesinin temel amacı, tarafların davayı uzatıcı ve hükmü geciktirici tutum ve davranışlarını önlemektir. Hak kaybına yol açmak gibi ağır hukuki sonuçlar doğuran kesin süre kurumunun hakim tarafından dikkatli, duyarlı bir şekilde kullanılması gereklidir. (HGK’nın 28.04.2010 gün, 2010/2-221/241 E.K.)
Somut olayda; mahkemece, 25.04.2013 tarihli oturumda, davacı tarafın bilirkişi ücretini bir aylık kesin sürede yatırmasına karar verilerek duruşma 18.07.2013 gününe ertelenmiş, davacı taraf kesin süreden sonra fakat sonraki duruşma tarihinden önce 30.05.2013 tarihinde bilirkişi ücretini yatırmıştır. Bu durumda, bilirkişi ücretinin kesin süreden sonra yatırılmasının yargılamayı uzatmadığı, verilen kesin mehlin amacına ulaştığı apaçık ortada olduğundan, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.