Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/10756 E. 2015/7196 K. 28.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10756
KARAR NO : 2015/7196
KARAR TARİHİ : 28.05.2015

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/03/2014 tarih ve 2013/69-2014/51 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26/05/2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki 22/04/2008 tarihli “İşletme Lisansı Anlaşması” çerçevesinde “….” adı altında bir restoran işletme lisansı elde ettiğini, bu sözleşme uyarınca davalının kiralamış olduğu bir dükkanı, tesisatı kurulmuş, faaliyete hazır ve ruhsatları alınmış bir vaziyette teslim etmeyi, müvekkilinin ise sadece restoranın inşası için gerekli her türlü inşaat projeleri, ruhsat ve harç bedellerinin maliyetini karşılamayı üstlendiğini, müvekkilinin yükümlülüğünü yerine getirdiği halde, davalının boş ve dört duvar halinde bir dükkanı teslim ettiğini, bu dükkanın restoran olarak kullanımının mümkün olmadığını, ruhsatının alınmadığını, davalının esaslı unsurlarını ifa edememesi sebebiyle sözleşmenin 20/03/2009 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, müvekkilinin 250.000 TL. inşaat ve tefrişat masrafı yaptığını, ayrıca davalının hiçbir reklam ve pazarlama faaliyetinde bulunmadığı halde sözleşmeye istinaden tahsil ettiği 10.400 TL pazarlama gideri, 53.000 TL restoran kullanım bedeli, 20.000 TL işletme bedeli ve 32.000 Euro karşılığı 66.064 TL lisans bedeli olmak üzere toplam 399.464 TL’yi iade etmesinin gerektiğini, alacağın tahsili için girişilen icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuş, davacının %40 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosyaya sunulan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, taraflar arasındaki işletme lisansı sözleşmesinin 13. maddesinde, kullanım amacı doğrultusunda resmi makamlardan izin ve ruhsatın işletmeci tarafından alınmasının ön görüldüğü, bunun sorumluluğunun ve hukuki sonuçlarının işletmeciye yüklenmesi karşısında, davacının kullanım amacına göre taşınmazın izin ve ruhsat açısından durumunu araştırması ve basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, buna göre işletmeciden gizlenen bir ayıbın söz konusu olmadığı, işletmecinin ruhsat alabilmek için başvurmasına rağmen, saptanan aksaklıkları hiç veya süresinde ya da gereği gibi gidermediği için sözleşme yapıldıktan çok sonra iskan ve faaliyet ruhsatının alınamadığı, dolayısıyla sözleşme yapıldığı sırada bir imkansızlıktan söz edilemeyeceği, davacı işletmecinin akdi sorumluluklarını yerine getirmemiş olması nedeniyle davalının sözleşmenin 21. maddesine istinaden 12/03/2009 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshetmesinin haklı olduğu, işletmecinin davalıya sözleşme uyarınca ödediği bedelleri talep

edemeyeceği, feshin bozucu yenilik doğuran bir hukuki işlem olduğundan işletmeci tarafından gönderilen 20/03/2009 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 2. kez feshinin mümkün olmadığı, taraflar arasında imzalanan işletmeci aday bölge protokolünün 2/IV. maddesi ile işletme lisans sözleşmesinin 3, 9, 10, 12 ve 24. maddeleri karşısında, inşaat ve tefrişat masraflarının da işletmecinin sorumluluğunda olduğu, davacı tarafın icra takibinde kötü niyetinin de ispatlanamadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın ve davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, işletme lisansı sözleşmesinin haklı nedenle feshinden kaynaklanan inşaat ve tefrişat masrafı, pazarlama gideri, kullanım bedeli, işletme bedeli ve lisans bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Her ne kadar mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin 13. maddesinde, resmi makamlardan ruhsat alınması yükümlülüğünün davacı işletmeciye yüklendiği, davacının kullanım amacına göre taşınmazın ruhsat durumunu araştırması ve basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, bu durumda davacıdan sözleşmenin başlangıcında gizlenen bir ayıbın söz konusu olmadığı, davacının bu yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle gerekli ruhsatın alınamadığı, dolayısıyla davacının feshinin haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, anılan maddede bahsi geçen ruhsatlardan, belediye ve diğer resmi kurumlardan davacı işletmeci tarafından alınması mümkün, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı gibi ruhsatların anlaşılması gerektiği açıktır. Hayatın olağan koşullarına göre de, dava konusu taşınmazda kiracı sıfatını dahi taşımayan davacıdan, iskan ruhsatını almasının beklenmesi mümkün değildir. Esasen somut uyuşmazlıkta, iskan ruhsatı alınmış bir iş yerini davacının kullanımına sunması gereken taraf davalıdır. Davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle davacı tarafından başvurulduğu halde, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı alınamamıştır. Dolayısıyla davacının iş yerinin iskanının bulunmadığının anlaşılması üzerine işletme lisansı sözleşmesini feshetmesi haklı, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalının, davacının bir takım parasal edimlerini yerine getirmediği gerekçesiyle, anılan sözleşmeyi davacıdan daha önce feshetmesi de haksız ve geçersizdir.
Bu durum karşısında mahkemece, davacının feshinin haklı, davalının feshinin ise haksız olduğunun ve hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağının kabul edilmesi ve sonucuna göre, davacının işbu davadaki her bir talebinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.