Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/8414 E. 2013/22646 K. 11.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8414
KARAR NO : 2013/22646
KARAR TARİHİ : 11.12.2013

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26.12.2012 tarih ve 2009/219-2012/202 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin beş ortaklı davalı şirkette A grubu olarak adlandırılan hissedarlardan olduğunu, davalının müvekkiline ihtarname göndererek, sermaye apel borçlarının belirtilerek borcun bir ay içinde ödenmesini ihtar ettiğini, bu ihtarın dışında müvekkiline ikinci bir ihtarname gönderen davalının, müvekkilinin 02.02.2009 tarihli yönetim kurulu kararı uyarınca ihracına karar verildiğini bildirdiğini, ancak işbu kötü niyetli ihraç kararının bildirim şeklinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira şirket ana sözleşmesinin 7. maddesinde sermaye ödeme taahhütlerini zamanında yerine getirmeyen pay sahipleri hakkında TTK’nun 407 ve 408. maddelerinin uygulanacağının açıkça belirtildiğini, bu nedenle ortağa yapılacak ihtarda yönetim kurulunun temerrüdün müeyyidelerinden hangisini tercih ettiğinin anlaşılması ve ıskat müeyyidesinin uygulanabilmesi için de ortaklık haklarından mahrum ya da ıskat edileceğine dair cümlenin açıkça yer alması gerektiğini ileri sürerek, 02.02.2009 tarihli yönetim kurulu kararının iptaline ve yok hükmünde sayılmasına, müvekkiline ait hisse senetleri devredilmiş ise müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıya gönderilen ihtarnamenin yeni bir apel ihtarnamesi olmayıp, ödeme taahhütlerinin yönetimce son duruma göre yasal sürede ödenmesinin hatırlatıldığını, TTK’nın 406. maddesi uyarınca ana sözleşmede açıklıkla belirtilen tarihlerin bulunması halinde ilana gerek görülmediğini ve temerrüdün oluştuğunu, ıskat ihtarnamesi ve tebligatının yasaya uygun olduğunu, ihtaratlı ilan metninin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ve ana sözleşmenin 21. maddesi gereğince Tercüman Gazetesi’nde de yayınlandığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, davalı şirket ortaklarından olup, sermaye koyma borcunu yerine getirmediği, davalı şirket ana sözleşmesinin 7.maddesinde sermaye koyma borcunun ödeme usulünün açıkça belirtilmiş olması sebebiyle TTK’nın 406. maddesi gereğince pay bedellerinin ilan sureti ile istenilmesine gerek bulunmadığı ve davacının sermaye ödeme borcu konusunda
temerrüde düştüğü, davalı tarafından gönderilen ihtarnamede yaptırıma ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığı, bu nedenle ihtarnamenin TTK’nın 408.maddesindeki koşulları taşımadığı, ayrıca davacının hissesinin nama yazılı hisse olması nedeniyle davacıya söz konusu davet ve ihtarın taahhütlü mektupla yapılması gerektiği, bunun da yerine getirilmediği, bu itibarla geçerli bir ıskat işleminin varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 293,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 11.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.