Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/6495 E. 2013/9342 K. 08.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6495
KARAR NO : 2013/9342
KARAR TARİHİ : 08.05.2013

MAHKEMESİ:TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 1. Tüketici Mahkemesi’nce verilen 13.09.2011 tarih ve 2010/988-2011/574 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yazılı emir yoluyla istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, 1996-1998 arası Kredi Yurtlar Kurumu’ndan katkı kredisi kullandığını, borcun tamamını ödediği halde davalı … tarafından maaş hesabına 15.05.2010 tarihinde bloke konulduğunu, yaptığı itiraz sonrası blokenin 20.05.2010 tarihinde kaldırıldığını, bu nedenle kredi taksitini ve kredi kartı borcunu ödeyemediğini ileri sürerek, 3.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, Kredi Yurtlar Kurumu’nun talebi üzerine E haciz uygulaması yaptıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı banka vekili, maaş üzerine konulan blokenin diğer davalının talebi üzerine konulup yine talep üzerine kaldırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacı borçlu olmadığı halde davalı … tarafından haciz işlemi yapıldığı, bankanın ise 167 TL alacağa tedbir koyması gerekirken tüm maaşı üzerine bloke koyduğu, olay nedeniyle davacının üzüntüye kapıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 1.500 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.Karar, tarafların temyiz etmemesi üzerine 08.02.2012 tarihinde kesinleşmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yazılı emir isteminde bulunmuştur.
Dava, öğrenci katkı kredisi borcu nedeniyle davacının bankada bulunan maaş hesabına haciz ve bloke konulmasından kaynaklanan, manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda anılan gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun amaç başlıklı 1. maddesinde Yasa’nın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanunun 1. maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında, tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasa’nın 10. maddesinde, tüketici kredisi tüketicinin bir mal ve hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldığı kredidir, 10/A maddesinde ise, kredi kartı ile mal veya hizmet alımı sonucu nakdi krediye dönüşen veya kredi kartı ile nakit çekim suretiyle kullanılan kredilerin 10. maddesi hükmüne tabi olduğu düzenlemesi getirilmiştir. Anılan Yasa’nın 23. maddesinde de, bu yasanın uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlığa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı belirtilmiştir. Somut uyuşmazlıkta ise davalı … tarafından katkı kredisi borcu nedeniyle 167 TL üzerinden E haciz talep edildiği halde, bankaca davacının maaş hesabının tamamına bloke konulduğu iddia edildiğine göre, davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesi’nin değil, genel mahkemelerin görevi dahilinde kalmaktadır. Bu itibarla, mahkemece görevsizlik kararı vermek gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, kabule göre de İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 2/1-b maddesi uyarınca, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenlerin açacakları tam yargı davaları, idari dava türleri içinde sayılmış olup, somut uyuşmazlıkta davalı …’nin hatalı haciz uygulamasından kaynaklanan manevi tazminat isteminde bulunulduğuna göre, davalı … hakkındaki davanın idari yargının görevine girmesi nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru olmamış, kararın bu nedenlerle kanun yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HUMK’nın 427/6 maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, gereğinin yapılması için kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE, 08.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.