Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/5550 E. 2013/22498 K. 10.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5550
KARAR NO : 2013/22498
KARAR TARİHİ : 10.12.2013

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Selendi Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16.01.2013 tarih ve 2011/105-2013/4 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı banka nezdindeki hesabından davalı bankaca 10.750,00 TL’nin çekilerek, dava dışı 3. kişinin zirai kredi borcunun ödendiğini, dekonta müvekkili şirket yetkilisinin talimatına istinaden işlem yapıldığının belirtildiğini, müvekkilinin yapılan işlemi sonradan öğrendiğini ve yapılan işleme de muvaffakati bulunmadığını ileri sürerek, 10.750,00 TL’nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirket yetkililerinden alınan teyide istinaden işlemin gerçekleştirildiğini, davacı tarafından hakkın kötüye kullanıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalı bankanın Teftiş Kurulu tarafından düzenlenen kanuni soruşturma raporunda davacı firma ortaklarının, hesaptan para çekilmesine muvafakat vermelerine rağmen, dava dışı Mesut Akıncı lehine yapılan ödemenin bu kişi tarafından geri ödenemeyeceğinin anlaşılması üzerine tediye fişinde imza bulunmamasını da kullanarak, işlemin izinleri olmaksızın gerçekleştirildiği iddiasını ortaya attıkları hususunun belirtildiği, davalı bankanın teamül gereği yazılı talimat verilmeden de şifahi görüşmelere binaen işlem yaptıklarını bildirdiği, taraflar arasında da bu tür bir ilişki olduğunun gerek banka müfettiş raporu gerekse de tanık beyanlarından anlaşıldığı, davacı iddialarına ispat noktasında itibar edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, talimat bulunmaksızın hesaptan çekilen paranın istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı bankaya ait Teftiş Kurulu tarafından düzenlenen kanuni soruşturma raporu da delil olarak kabul edilerek yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, davalı banka Teftiş Kurulu tarafından düzenlenen kanuni soruşturma raporuna dayanak olan İç Kontrolör Yrd. … tarafından düzenlenen 09.03.2011 tarihli ön inceleme raporunda, davacı firmaya ait hesapların incelenmesinde telefon talimatıyla gerçekleştirilmiş herhangi bir işleme rastlanmadığı, kamera kayıtlarına göre şikayet konusu işlem fişindeki, işlemin telefon talimatıyla gerçekleştiği yönündeki ifadenin servis görevlisi tarafından işlemden 12 gün sonra yazıldığı belirtilmiş olup, bu tespitler karar yerinde tartışılıp değerlendirilmemiştir. Bu durumda ön inceleme raporundaki tespitler de gözetilerek, bankacılık alanında uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.