Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/5505 E. 2014/15301 K. 09.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5505
KARAR NO : 2014/15301
KARAR TARİHİ : 09.10.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2012
NUMARASI : 2011/577-2012/250

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12.12.2012 tarih ve 2011/577-2012/250 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 02.09.2014 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. B. Y. davalılardan B. M. B.San. ve Tic. A.Ş. vekili Av. S.. D.., davalılardan B.M. B. San. ve Tic. A.Ş. ve Ü. Ç. B. San. A.Ş. vekili E.Ç. davalı Ü. Ç.B. San. A.Ş. vekilleri Av. G.Ö.C. ve Av. İ. Z. ve davalı N. Ç. Boru San. A.Ş. vekili Av. K.S. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin 2005 yılından itibaren davalı şirketlerden oluşan konsorsiyumun Cezayir sınırları dahilindeki tek yetkili temsilcisi olarak görev yaptığını, müvekkillerinin aracı acente statüsünde olduklarını, 31.12.2010 tarihi itibariyle sona eren sözleşme döneminde davalıların geniş bir müşteri çevresi edindiklerini, sözleşmenin müvekillerinin kusuru dışında bir sebeple sona ermesi nedeniyle müvekkillerine yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda portföy tazminatı ve ayrıca sözleşmenin sona ermesinden itibaren 2 yıl rekabet yasağı öngörülmesi nedeniyle rekabet yasağı tazminatı ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, davacı İnmar için 377.400 USD, davacı M. için 393.000 USD olmak üzere toplam 770.400 USD karşılığı 1.455.131,50 TL portföy tazminatı ile her bir davacı için 295.000 USD olmak üzere toplam 590.000 USD karşılığı 1.114.392 TL rekabet yasağı tazminatının avans faizi üzerinden işletilecek yasal ticari faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar B. M.B.San. ve Tic. A.Ş. ve Ü. Ç.B.San. A.Ş. vekili, taraflar arasındaki ilişkinin acentelik değil temsilcilik olduğunu, davacıların acente oldukları varsayılsa bile portföy tazminatı için gerekli koşulların gerçekleşmediğini, Cezayir’de tek alıcı devlet ve kamu kuruluşları olduğundan müşteri sayısı ve portföyünün artırılmasının da söz konusu olmadığını, tarafların özgür iradeleriyle imzaladıkları sözleşmede rekabet yasağına ilişkin bir çekince ya da tazminat talebi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı N. Ç.B. San. A.Ş. vekili, taraflar arasındaki sözleşmede davacıların “tek yetkili temsilci” olarak tanımlandığını, davacıların bağımlılık sıfatı vurgulandığından acente olarak nitelendirilmelerinin mümkün bulunmadığı, tarafların bağlı oldukları sözleşme hükümleri uyarınca talepte bulunabileceklerini, Cezayir pazarında müvekkiline müşteri çevresi yaratılmasının söz konusu olmadığını savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, kısmen benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşme süresi uzatılmak suretiyle 2010 yılı sonuna kadar devam ettiğinden olayda acentelik ilişkisinin “daimilik unsurunun gerçekleştiği, davacıların kural olarak konsorsiyum adına sözleşme akdetme yetkileri olmadığından “aracı acente” sayılacakları, portföy tazminatının 6762 sayılı TTK’da düzenlenmediği, ancak 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesi ile denkleştirme tazminatı adı altında tazminatın öngörüldüğü, bu madde ile taraflar arasındaki ilişki acentelik olarak adlandırılmasa dahi portföy tazminatına hak kazanılacağının hüküm altına alındığı, 6102 sayılı TTK’dan önceki dönemde de Yerleşik Yargıtay İçtihatları uyarınca sözleşmenin sona ermesinde kusuru bulunmayan acentenin portföy tazminatına hak kazanacağı, davacıların rekabet yasağı tazminatı ile ilgili olarak 818 sayılı BK ve 6098 sayılı TBK’da hüküm bulunmamakta ise de, 6012 sayılı TTK’nın 123. maddesi ile bu boşluğun doldurulması geretiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan 26.10.2009 tarihli sözleşmenin acentalık sözleşmesi niteliği taşıdığı iddiasına dayalı portföy ve rekabet yasağı tazminatı istemine ilişkindir. Davacı taraf, öngörülen sürenin 31.12.2010 tarihinde dolması ile son bulan bu sözleşme uyarınca davalılardan oluşan konsorsiyum için Cezayir’de aracı acentalık faaliyeti yürüttüklerini, bu kapsamda davalılar adına ihale ve özel alımları takip ettiklerini, davalıların da bunun karşılığında kazanılan ihaleler üzerinden prim ödediğini, sözleşme döneminde davalıların bir müşteri çevresi edilmelerini sağladıklarını, sözleşmenin sona ermesi ile de kazandırdıkları bu müşteri çevresi nedeniyle portföy tazminatına hak kazandıklarını, bu konuda 6762 sayılı TTK’da hüküm bulunmamakta ise de, yerleşik Yargıtay içtihatları ile bu tazminatın kabul edildiğini, 6102 sayılı TTK kapsamına alınan bu tazminatın son beş yılda alınan komisyonların ortalamasına göre belirlenmesi gerektiğini, sözleşmenin sona ermesinden itibaren iki yıllık bir rekabet yasağı da öngörüldüğünden bunun kendilerine muhik bir tazminat ödenmesini haklı kıldığını, bu konudaki kanun boşluğunun 6102 sayılı TTK’nın 123. maddesi ile doldurulduğunu ileri sürmüşler; davalılar vekilleri ise, taraflar arasındaki sözleşmenin acentalık sözleşmesi niteliği taşımadığını, 6762 sayılı TTK’nın 134. maddesinin süresinin sona ermesi ile son bulan böyle bir sözleşmeye uygulanamayacağını, ayrıca Cezayir’de tek alıcı kamu kuruluşları olduğundan esasen kendilerine bir müşteri çevresi kazandırılmasının da söz konusu olmadığını, sözleşmenin sona ermesi ile neyin talep edilebileceğinin yine sözleşme ile belirlendiğini, 6102 sayılı TTK hükümlerinin Kanun’un yürürlük tarihi itibariyle somut olaya uygulanamayacağını savunmuşlardır. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, anılan sözleşmenin acentalık sözleşmesi vasfı taşıyıp taşımadığı, acentalık sözleşmesi olarak kabul edilecek ise bu sözleşmenin sona ermesi sonucunda portföy ve rekabet yasağı tazminatı talep edilip edilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin acentalık sözleşmesinin “daimilik” unsurunu taşıdığı, davacıların talep ettikleri tazminata hak kazandıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 6762 sayılı TTK döneminde gerçekleştiği, ihtilafın da bu kanun hükümlerine göre çözümleneceği kuşkusuzdur. Acentalık faaliyetinin unsurları 6762 sayılı TTK’nın 116. maddesinde sayılmış olup, ihtilafa konu sözleşme incelendiğinde acentalık faaliyetinde bulunması gereken bağımsızlık, bir ticari işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etme, süreklilik ve bu işi meslek edinmiş olma unsurlarının somut olayda gerçekleştiği nazara alındığında mahkemenin kabulü yerindedir. Ancak, portföy tazminatı ile sözleşmenin feshinde kusuru bulunmayan acentaya, çalıştığı dönemde oluşturduğu müşteri çevresinin sözleşmenin sona ermesinden sonra da acentalığını yaptığı işletme ile çalışmaya devam edeceğinin kabulüyle, mahrum kalacağı komisyon ücretine karşılık muhik bir tazminat ödenmesi öngörülmüştür. Dava konusu somut olayda, davacılardan oluşan acenta aracı acenta olup, davalılar ile müşteriler arasındaki sözleşmelere aracılık etmeleri nedeniyle hak ettikleri tüm komisyon ücretlerini aldıkları, ayrıca aracılık faaliyetini yaptıkları müşterilerin Cezayir’deki kamu kurumu niteliğindeki şirketler olduğu, aracılık edilen sözleşmelerin ise bu kamu kurulularınca açılan ihaleler sonucunda kurulduğu, dolayısıyla davalı şirketler lehine bir müşteri çevresi genişletilmesinin söz konusu olmadığı, davacıların sözleşmenin sona ermesi nedeniyle ileriye dönük olarak mahrum kaldıkları bir komisyon ücretinden de söz edilemeyeceği nazara alınarak, portföy tazminatına yönelik talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Mahkemece, davacılar tarafının rekabet yasağı tazminatı talebinin de kabulüne hükmedilmiş olup, davaya konu sözleşmenin kurulduğu ve eldeki davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’da bu yolda bir düzenleme bulunmaması nedeniyle bu yöndeki talebin de reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle bu talebin de kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 09.10.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Tamamı anonim şirket olan taraflar arasında düzenlenen 30.12.2004 ve 26 Ekim 2009 tarihli sözleşmeler ile 30.12.2004 tarihli sözleşmenin aynı şartlarda uzatılmasına ilişkin ek sözleşmelerde, davacılar temsilci, davalılar ise konsorsiyum olarak nitelendirilmiştir.
Dosyaya sunulan 22.10.2012 havale tarihli dört kişiden oluşan bilirkişi kurulu raporunda, sözleşmede öngörülen tarihte sona eren taraflar arasındaki hukuki ilişkinin, Ceyazir’deki ihalelere Konsorsiyumu oluşturan davalı firmaların belli bir koordinasyon çerçevesinde ve birbirleriyle rekabete girişmeyecek şekilde katılmalarını sağlama amacına yönelik “müşterek temsilcilik ilişkisi” olduğu, farklı sözleşme tiplerine ilişkin edimleri içeren bu atipik işgörme sözleşmesine, hakkında açık hüküm bulunmayan konularda, niteliğine uygun düştükleri ölçüde, vekalet sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerekeceğini bildirmişlerdir.
Bilirkişi kurulunun bu tespiti, sözleşmenin açık hükümlerine uygundur. Sözleşme hükümlerinin içerik olarak değerlendirilmesi halinde de, tarafların iradelerinin acentelik ilişkisi olduğu sonucuna varmak mümkün değildir.
Bu nedenle, sayın çoğunluğun davacıların aracı acente olduğu yönündeki görüşüne katılamıyorum.