Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/4839 E. 2013/9479 K. 09.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4839
KARAR NO : 2013/9479
KARAR TARİHİ : 09.05.2013

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/11/2010 gün ve 2008/741-2010/626 sayılı kararı onayan Daire’nin 10.10.2012 gün ve 2011/8495-2012/15699 sayılı kararı aleyhinde davalı …Ş. vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Fransa’ya gönderdiği yaş mayanın davalı Öz Kapadokya Ltd. Şti.’ne ait araç ile naklinin yapıldığını, diğer davalının mallara ait nakliye sigortasının sigortacısı olduğunu, mayaların gönderildiği ülkeye vardığında bozulduğunun belirlendiğini, bozulma nedeni ile mayaların imhası için 2.636 Euro masraf yapıldığını belirterek, mal bedeli ve imha bedeli için fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000 Euro’nun dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Özkapadokya Nak. Ltd. Şti. vekili, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, meydana gelen hasarın teminat dışı olduğu, CMR Konvansiyonu’nun 32/1. maddesine göre 1 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacının keşide ettiği, meydana gelen hasar ile ilgili bildirimi ve hasar bedeli talebinin konu edildiği 18.08.2003 tarihli ihtarnamenin davalı taşıyıcıya 13.05.2004 tarihinde tebliğ edildiği, davalının da hasar bedelini kabul etmediğine ilişkin cevabı ihtarının 20.05.2004 tarihli olup, böylece CMR Konvansiyonu’nun 32/2. maddesine göre zamanaşımının 20.05.2004 tarihine kadar duracağı, davanın CMR Konvansiyonu’nun 32/2 gereğince süresinde açıldığı, meydana gelen hasardan davacının yükleme ve istifleme nedeniyle, davalının da yükleme ve istiflemeye nezaret görevi dolayısıyla % 50 oranında kusurlu bulundukları, davacının dava dilekçesinde taşıma bedelini talep etmediği, malların imhasına ilişkin bedeli talep koşullarının bulunmadığı, hasarın gerçekleşme sebebinin dosyaya ibraz edilen taşıyıcı mali mesuliyet poliçesinin 6.15 maddesinde belirtilen poliçe teminatı dışında sayılan nedenlere girmediği ve dava konusu zararın sigorta kuvertürü altına alındığı ve istenebilecek tutarın da poliçe limiti içinde ve sigortalılık süresi içinde gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 6.220,24 Euro mal bedelinin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline dair verilen kararın davacı vekili ile davalı … şirketi tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Dairemizin 10.10.2012 günlü ilamıyla onanmıştır.
Davalı … şirketi vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, karar düzeltme isteminde bulunan davalı …Ş vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, davacıya ait yaş maya emtiasının Türkiye’den Fransa’ya karayolu ile taşınmasını üstlenen davalı taşıma şirketinin anılan emtiayı uygun sıcaklıkta taşımaması nedeniyle oluşan zararın davalı taşıma şirketi ile onun bu taşımadan kaynaklanan sorumluluğunu üstlenen davalı … şirketinden tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece yapılan yargılama sonucu davacı ile davalı taşıyıcının zararın meydana gelmesinde % 50 oranında kusurlu oldukları sonucuna varılarak, davalılar mal bedeli olan 12.440,48 Euro’nun yarısı olan 6.220,24 Euro ile sorumlu tutulmuşlardır.Davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı davada mal bedeli ile bozulan malın imha bedeli olarak toplam 10.000,00 Euro alacak isteminde bulunmuş, yargılama sırasında dava dilekçesini açıklayarak 10.000,00 Euro’nun 7.364,00 Euro kısmının mal bedeline, 2.636,00 Euro kısmının ise imha bedeline ilişkin olduğunu belirtmiştir.Mahkemece, davacının imha bedeline ilişkin olarak talep ettiği bedelin yerinde olmadığı gerekçesiyle bu kısma ilişkin istemin reddine karar verilerek davanın kısmen kabulü ile mal bedeline ilişkin istemle ilgili olarak 6.220,24 Euro tazminatı hüküm altına almıştır.Ancak davacı, dava dilekçesinde taşınan malda meydana gelen zarara ilişkin tüm sorumluluğun davalı taşıyıcıya ait olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı kısmi davada istediği 10.000,00 Euro miktarın 7.364,00 Euro kısmının mal bedeline ilişkin olduğunu açıkça belirtmiş olmasına ve davaya konu zararda tarafların % 50 oranında kusurlu olduklarının tespit edilmiş bulunmasına göre mahkemece dava konusu edilen 7.364,00 Euro mal bedelinin % 50’sinin hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde dava konusu edilen bedelin üzerinde kalan 12.440,48 Euro mal bedeli üzerinden % 50 kusur oranının hesaplanması suretiyle bulunan 6.220,24 Euro’nun hüküm altına alınması suretiyle talep edilmeyen miktar üzerinden hesaplama yapılması doğru olmadığından davalı … şirketinin bu yöne ilişkin karar düzeltme istemi yerinde olduğu gibi, diğer davalı taşıyıcının üstlendiği taşıma işi nedeniyle ortaya çıkacak sorumluluğunu düzenlediği poliçe kapsamında teminat altına alan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe hükümleri göz önüne alınarak tespit edilmesi gerekli olup, davalının sorumluluğunun dayanağını oluşturan poliçenin “Muafiyet” başlığını taşıyan 7. maddesinde her bir hasarda frigo taşımalarında 525 Euro karşılığı TL’sı muafiyet uygulanacağının açıkça düzenlenmiş bulunmasına ve davaya konu taşımanın anılan muafiyet kapsamında kaldığının anlaşılmasına göre, davalı … şirketinin sorumlu olduğu miktar tespit edilirken anılan muafiyet hükmünün de nazara alınması sonucu bulunacak miktarın davalı … şirketi yönünden hüküm altına alınması gerekirken poliçedeki söz konusu muafiyet kaydı davalı … şirketi yönünden uygulanmadan karar verilmesi de yerinde görülmediğinden davalı … şirketi vekilinin açıklanan yönlere ilişkin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile kararın onanmasına ilişkin Dairemiz ilamının davalı … şirketi yönünden kaldırılarak, kararın açıklanan yönlerden davalı … şirketi yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteminde bulunan davalı …Ş vekilinin diğer karar düzeltme istemlerinin HUMK’nun 442. maddesi gereğince REDDİNE; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle anılan davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 10.10.2012 günlü, 2011/8495 Esas-2012/15699 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak, mahkemece verilen kararın açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteminde bulunan davalı …Ş. yararına BOZULMASINA, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyen davalı …Ş.’ye iadesine, 09.05.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI
Davacının, aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının tamamını değilde, şimdilik sadece belirli bir kesimini dava edip, bakiyesini davasının kapsamı dışında tutmasına kısmi dava denir (pek canıtez, H./Atalay, O./özekes, M,: Medeni Usul Hukuku 6.B., Ankara 2007 s.297) Ayrıca kısmi dava, bu davanın açıldığı tarihde yürürlükte olan HUMK’da caizdir. Kısmi davanın en açık kanıtı, Hukuk Usulü Muhakkemelerin kanun’u 4. maddesinde yer alan ve kısmi davada görevin tayininde özel düzenleme ön gören hüküm oluşturmaktadır. Kısmi dava, esas itibar ile, yargılama giderinden ve özellikle yargılama harçlarından tasarruf edilmesini sağlamak amacıyla ön görülmüş bir hukuki kurumdur. Davacı, özellikle davayı kazanacağından emin değilse, bu konuda bir belirsizlik içerisinde bulunuyorsa şimdilik ilerde netleşecek alacağının yalnızca belirli bir kesimi için dava açıp; daha az yargılama gideri ödemek suretiyle, davasında haklı olup olmadığını öğrenmeye çalışır; sözü edilen davayı kazanacak olursa, bu defa da güven içerisinde ve kendisinden daha emin bir biçimde alacağının kalan net kısmı için ikinci bir dava (veya ıslah) açma yoluna gider. O halde, kısmi dava, bu boyutu itibarı ile aynı zamanda, yargılama hukuki bütünü içinde, tarafların kullanabileceği stratejik öneme sahip usuli araçlardan birisi konumundadır. Başka bir anlatımla davacı burada dava öncesi belirsizlik içerisinde olup yargılama sırasında belirlenecek net alacağından şimdilik bir kısmını istemektedir ki bu durum karşısında yargılamada belirlenen kusurun ayrıca istenen miktara uygulanması ve bu miktardan kusur indirimi yapılması mümkün değildir. Aksi bir uygulama kısmi dava ile bağdaşmaz. Bu nedenle, bozma kararının bu kısmına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.