Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/2421 E. 2013/20306 K. 13.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2421
KARAR NO : 2013/20306
KARAR TARİHİ : 13.11.2013

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21.11.2012 tarih ve 2011/147-2012/280 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilince davalı bankaya tahsili ve kendi hesabına alacak olarak kaydı için teslim edilen dokuz adet çek bedelinin davalı banka tarafından müvekkiline ödenmediğini, çeklerin müvekkiline iade de edilmediğini, davalı bankanın eyleminin haksız fiil niteliğinde bulunduğunu, bunun kabul edilmemesi halinde eyleminin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirilmesinin gerektiğini ileri sürerek, çeklerin toplam bedeli olan 58.500.00 TL’nin şimdilik 10.000.00 TL’lik kısmının, bu konuda davalı tarafa keşide edilen ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 02.06.2009 temerrüt tarihinden itibaren reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; 08.06.2012 tarihinde talebini 58.500,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu çeklerin kredi borcundan mahsup edilmek üzere dava dışı … tarafından ciro ve temlik edilerek müvekkili bankaya teslim edildiğini, süresinde muhatap bankalara ibraz edilen çeklerden tahsil edilenlerin adı geçen şahsın borcuna mahsup edildiğini, karşılığı bulunmayanların ise arkası yazdırılarak icra takiplerine konu edildiğini, davaya konu çeklerde davacı tarafın cirosunun bulunmadığını, ciro etmediği çeklerle ilgili iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, husumetin dava dışı ciranta …’e yöneltilmesinin gerektiğini, müvekkili bankanın müşterisi olan davacının kredi riskinin 29.05.2009 tarihinde kapatılmasından sonra hesabında bekleyen çeklerin kendisine teslim edildiğini, bunun dışında davacı tarafça müvekkiline teslim edilmiş çekin bulunmadığını, davacı tarafça ibraz edilen çek tevdi bordrosunun her zaman düzenlenmesi mümkün belgelerden olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, davalı banka Teftiş Kurulu Başkanlığı raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu dokuz adet çekin, davacı tarafça sunulan ve kasaya alınan 27.10.2008 tarihli Çek Çıkış Belgesi ile davalı bankaya tevdi edildiği, davalı bankaca dava dışı …’in kredi borcuna mahsuben bu çeklerin tahsilatların yapıldığı, davacı tarafça istenilmesine rağmen çek bedellerinin davacı hesabına aktarılmadığı gibi çeklerin de davacı tarafa iade edilmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 58.500.00 TL’nin 10.000.00 TL’lik kısmının 19.10.2009 dava tarihinden, bakiyesinin ise 08.06.2012 ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı bankaya tahsile verildiği ileri sürülen çeklerin, üçüncü kişinin kredi hesabına mahsup edildiği iddiasıyla açılan alacak davasıdır. Davacı tarafça, tahsile verilen çek bedellerinin kendisine ödenmesi gerektiği halde ödenmeyerek üçüncü kişinin kredi hesabına mahsup edildiği iddia edilmiş, davalı banka ise çeklerin dava dışı … tarafından bankaya tevdii edildiği ve tahsil edilen çeklerin anılan kişinin kredi borcuna mahsup edildiğini savunmuştur.
Gerek davacı, gerekse davalı tarafından ibraz edilen ve her ikisi de asıl mahiyette olan 27.10.2008 tarihli “çek çıkış” belgeleri birbirinin tamamen aynısı olmasına rağmen, davacı tarafça ibraz edilen belgede davacının isim ve imzası ile birlikte ilgili banka şube kaşesi ve şube çalışanının da imzasının bulunduğu; davalı tarafça ibraz edilen belgede ise sadece dava dışı …’in imzasının bulunduğu görülmüştür. Diğer yandan, dosyaya sunulan çek suretlerinde, bankanın ibraz cirosundan evvel dava dışı …’in cirosunun bulunduğu ve davacı tarafın çekler üzerinde cirosunun bulunmadığı da tespit edilmiştir.
Temyiz aşamasında Dairemize ibraz edilen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18.06.2012 tarih ve 2012/14847 sayılı iddianamesine göre, sanık olan …’ün, banka tarafından …’e verilen bordroyu temin ederek isim ve hesap numaralarını yazmak suretiyle bankayı dolandırmaya kalktığı ve bu suretle resmi belgede dolandırıcılık ve sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla hakkında kamu davası açılmıştır.
Bu durumda, mahkemece çeklerin bankaya dava dışı … tarafından ciro edildiği ve davacı tarafça ibraz edilen belge ile davalı bankaca ibraz edilen belge aynı olmasına rağmen imzalarının farklı olduğu gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi yerinde değildir. Bu durumda, temyize konu işbu karar verilmeden önce açıldığı anlaşılan ceza davasının sonucunun beklenilmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış, davalı yararına bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.