Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/18415 E. 2014/18521 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18415
KARAR NO : 2014/18521
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 11/06/2013

NUMARASI : 2013/35-2013/194

Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11.06.2013 tarih ve 2013/35-2013/194 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 25.11.2014 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. A. B..ile davalı vekili Av. E. A.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirkette bulunan paylarını diğer şirket ortaklarına devrederek sattığını, alacakları hususunda davalıyla imzalanan 12.01.2009 tarihli “takip başlatılmayan alacaklar” ve “takipte ve mahkeme aşamasında olanlar” adı altındaki tutanak belgelerini imzalayarak bu alacaklardan tahsilat yapıldıkça %20’sinin müvekkillere ödeneceğinin ve her 4 ayda bir bu alacaklarla ilgili toplantılar yapılarak tahsilatların ve alacakların durumu hakkında bilgi verilerek, gerekli ödemelerin müvekkilleri hesabına tediye edileceği hususunda taraflarca anlaşmaya varıldığını, ancak davalının taraflar arasında imzalanan söz konusu tutanak hükümlerine uymadığını, davalıya gönderilen ihtarnameler sonrasında 29.12.2009 tarihinde toplantı yapılarak, bu toplantı sonucu tutanak düzenlendiğini, ancak düzenlenen bu tutanaktan sonra yapılan araştırmada 29.12.2009 tarihinde yapılan toplantılarda gerçek kayıtların ve tahsilatların davalı tarafından gizlenerek gösterilmediğini, davalının taraflar arasında düzenlenen tutanaklarda belirtilen borçlu şirketlerden birçok alacak tahsilinde bulunmuş olmasına rağmen bu alacak tahsilatlarını göstermeyerek veya başka kayıtlara aktararak müvekkillerimize tutanaklar gereği yapması gereken ödemeyi yapmadığını ileri sürerek, davalının dava tarihine kadar yapmış olduğu ve müvekkillerden gizlediği tahsilatların tespiti ile fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin davalıdan temerrüt tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacı tarafın iddialarının tamamen soyut nitelikte herhangi bir bilgi ve belgeye dayanmayan, kötü niyetli iddialar olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tarafların kabulündeki sözleşme kapsamında şirketin yaptığı tahsilatlar itibariyle bu tahsilatların % 20’sinin davacıya ödeneceğinin kararlaştırıldığı, 30.03.2010 dava tarihi itibariyle muavin hesaplar da incelenmek suretiyle yapılan hesaplamada toplamda 89.661,51 TL alacağın saptandığı, ancak davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL tutarında alacağı dava ettiği, bu durumda anılan miktar bakımından yasal koşulları oluşan ve kanıtlanan davanın kabulü gerektiği sonucuna varılarak, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL’nin 15.01.2010 temerrüt tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, davalı şirketteki hisselerini devreden davacıların ortaklıkları sona ermeden önceki dönemde doğan şirket alacaklarının sonradan tahsil edilmeleri halinde tahsil edilen tutarların %20’sinin kendilerine ödenmesine ilişkin olarak düzenlenen 12.01.2009 tarihli tutanağa rağmen davalı şirketin bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, yaptığı tahsilatları gizlediği, böylece davacıların alacak haklarını engellediği iddiasıyla tahsil edilen miktarların tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL’sinin tahsili istemine ilişkindir.

Davanın dayanağı olan 12.01.2009 tarihli tutanakta, davalı şirkete borçlu bulunan firmalar ile borçlu oldukları miktarlar bir listede gösterilmiş ve tutanağın altında söz konusu firmalardan miktarları belirtilen alacaklar tahsil edildiğinde bunun % 20’sinin davacılara ödeneceği belirtilmiştir.Söz konusu tutanak içeriğine göre davacıların, davalı şirkete yöneltebilecekleri talep hakkı davalı şirketin, tutanakta belirtilen firmalardan sadece tutanakta yazılı borç miktarlarını tahsil etmesi halinde tahsil edilen miktarın % 20’si ile sınırlı bulunmaktadır. Davalı, tutanak uyarınca yapılan tahsilatlardan davacıya düşen payların ödendiğini, bu konuda taraflar arasında 29.12.2009 tarihinde yapılan toplantıda 12.01.2009 ile 29.12.2009 tarihleri arasında yapılan tahsilatların incelenmesi sonucu toplam 135.699 TL tahsilat yapıldığının tespit edildiği, davacıların hisselerini devirden sonra kurulan yeni ticari ilişkiler nedeniyle doğan alacaklar bakımından bir haklarının olmadığını savunmuştur.

Davacıların iddiası, davaya konu alacağın dayanağı olan tutanak, davalının savunması ve dosya kapsamı nazara alındığında 12.01.2009 tarihli tutanağın amacının, davacıların ortaklıktan ayrılmalarından önce doğmuş ancak tahsil edilememiş alacaklar üzerindeki haklarının ortaklıktan ayrıldıktan sonra da ileri sürülmesinin teminine yönelik olduğu, bu nedenle davacıların tutanakta belirtilen orandaki alacaklarının, tutanakta belirtilen firmalardan ancak tutanakta belirtilen borç miktarlarının tahsili ile sınırlı olarak doğacak olması karşısında anılan firmalar ile sonradan kurulan ticari ilişkiler nedeniyle o firmaların davalı şirkete yaptıkları ödemeler ile sonradan doğan alacaklar nedeniyle tahsil edilen miktarların söz konusu tutanak kapsamında değerlendirilmesi ve davacılar için bu ödemelerden alacak payı hesaplanması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, dava tarihi itibariyle davalı şirketin tutanaklarda yazılı firmalardan yine tutanaklarda belirtilen borç miktarlarına ilişkin olarak yaptığı tüm tahsilatların tespit edilerek, davacıların davalı şirketten talep edebileceği miktarın tespit edilmesi, bu miktardan davacılara ödenen miktarlar da indirildikten sonra davacıların kalan bir alacaklarının olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, düzenlenen bilirkişi raporlarına bu hususlarda davalı tarafça itiraz edilmiş olmasına rağmen bu hususlar üzerinde durulmadan, davalının itirazları karşılanmadan yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.