Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/18314 E. 2014/18328 K. 25.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18314
KARAR NO : 2014/18328
KARAR TARİHİ : 25.11.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2013
NUMARASI : 2009/352-2013/216

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/10/2013 tarih ve 2009/352-2013/216 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 25.11.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. H. G.. ile davalı vekili Av. Ç.. Ö.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında uzun süre öncesine dayalı dostluk ve işbirliği bulunduğunu, yıllarca yurt dışında ortak çalışmalar yaptıklarını, yurt içinde dava dışı anonim şirketin hisselerinin devir edileceğinin öğrenildiğini, bu şirketin hisselerinin davalı ve başka arkadaşlarıyla devir alınmasına karar verildiğini, bu amaçla yurt dışından gerek davalının gösterdiği hesaplara, gerekse de hisseleri devir alınacak şirketin hesaplarına paralar gönderdiğini, müvekkilinin yurt dışında olması ve işleri nedeniyle alınan hisselerin davalı adına devir alındığını, müvekkilinin hissedar görünmediğini, buna rağmen şirket işlerinde ve yönetim kurulu üyesi olarak aktif görev aldığını, yine resmi kayıtlarda hissedar görünmeyen dava dışı Cemil Mar adındaki ortakla onun hisselerinin devrine ilişkin olarak davalının da katılımıyla iki ayrı devir sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin bu şahsa 4 ayrı çekle ödeme yaptığını, ödenmeleri sonrasında çeklerin geri alındığını, ayrıca gösterilen şahsa devir bedeline mahsuben araç mülkiyetinin de devredildiğini, aynı şekilde davalı ile müvekkili arasında da devir sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin bedelsiz artış nedeniyle aldığı toplam 2.720.000.000 adet hissesini davalı dahil dört ayrı kişiye devir ettiğini, dava dışı C. M..’dan devir alınan ve davalı adına görünen 1.200.000.000 adet hissesinin kaldığını ileri sürerek, bu hisselerin müvekkili adına devrine ve pay defterine işlenmesine, olmadığı takdirde faizi ve getirileriyle birlikte bedelinin şimdilik 1.200.000 TL’sinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, istemin zamanaşımına uğradığını, davacının iddiasına göre davanın dava dışı kişi ile yine dava dışı şirkete yöneltilmesi gerektiğini, bunun dışındaki tüm iddiaların yersiz olduğunu, davacının şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığını, tüm payların tespit edildiği kararda imzasının bulunduğunu, paylarını usulüne uygun şekilde devir ettiğini, müvekkilinin dava dışı kişiden hisse devir almadığını, bir talebinin olmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava dışı C. M.. ile aracın mülkiyetinin devir edildiği kişinin davada taraf gösterilmediği, yine dava dışı C. M..’ın tarafların ortağı bulunduğu şirkette hiç bir zaman ortak bulunmadığı, gizli ortaklığın kanıtlanmadığı, hatta dava dışı şirketin 2.400.000.000 TL’lik davalı adına olan ortaklık ve hissedarlığının davacının bizzat imzaladığı tutanaklarla sabit olduğu, 06.04.2006 tarihli ve gerek 27.04.2007 tarihli bu toplantı hazirun cetveli ile davacının ve davalının hazirun cetvelinin belirli pay tutarlarının kesinleştiği, davacının itirazlarının olmadığı, davacının hem hissedar hem de yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yaptığı, çeklerle iddianın bu davada dinlenemeyeceği, kendisi tarafından yapılan ödemenin kanıtlanmadığı, nama yazılı pay senedinin devrinin ciro ve teslim ile gerçekleşeceği, dava dışı ….Koza A.Ş hisselerini satın alan C. M..’ın bu şirket hissedarı olduğunu gösteren hiçbir kanıt sunulmadığı, 25.10.2004 tarihli devir sözleşmesinin ancak satış vaadi sözleşmesi niteliğinde olduğu, bu nedenlerle C. M..’a bir ödemesi var ise açacağı ayrı bir davada bunun tartışılabileceği, davalı ile C. M.. arasındaki ilişkinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, anonim şirket hisselerinin devri ile şirket pay defterine tescili, olmadığı takdirde hisse bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ve dava dışı C. M.. ile birlikte dava dışı anonim şirketin hisselerini devir aldıklarını, müvekkili ve dava dışı bu kişi adına devir alınan hisselerin, aralarındaki arkadaşlık ve güvene dayalı olarak resmiyette davalı adına devir alınmış gibi kayıtlarda gösterildiğini, bir süre bu şekilde dava dışı şirketin faaliyette bulunduğunu, daha sonra davalının, müvekkiline ve dava dışı C. M..’a ait hisseleri devir ettiğine dair sözleşmeler imzalandığını, 25.10.2004 tarihinde de dava dışı C.. M..’ın hisselerini müvekkiline ve davalıya devir ettiğine dair başka bir sözleşmenin akdedildiğini, müvekkilinin bu sözleşmede kararlaştırılan devir bedelini dilekçede açıkladığı şekilde dava dışı C.l M..’a ödediğini, sonraki aşamada müvekkilinin kendisine ait olan hisselerini davalı ve dava dışı başka kişilere devir ettiğini, ancak davalı üzerinde görülen ve C. M..’dan alınıp kendi payına düşen hisselerinin verilmediğini ileri sürerek, anılan hisselerin kendi adına devri ile pay defterine tesciline, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı vekili, davasını müvekkilinin ve dava dışı C. M..’ın, davalının da ortağı bulunduğu yine dava dışı anonim şirketin gizli ortağı olduğu iddiasına dayandırmış olup, davalı üzerinde görülen, 25.10.2004 tarihli sözleşme ile dava dışı gizli ortak tarafından kendisine ve davalıya devir edilen hisselerin kendisine isabet kısmının hükmen devri ile pay defterine yazılmasına, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlığa konu hisselerin davacıya hükmen devri ile dava dışı şirketin pay defterine yazılması istemine ilişkin olduğu ve yine gizli ortak olduğu açıklanan C. M..’dan bedeli kendisine ödenerek devir alındığı açıklandığına göre, işbu davada tesis edilecek karar, anılan kişi ile dava dışı anonim şirketin de hukukunu etkileyecek niteliktedir. Bu nedenle, davada C. M.. ile anonim şirketin de yer alması gerekmektedir.
O halde, mahkemece, davacı vekiline dava dışı C. M.. ile yine dava dışı anonim şirkete de dava açılması için önel verilmesi, dava açıldığı takdirde eldeki davayla birleştirilmesi, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde tüm kanıtlarının toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.