Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/17515 E. 2014/6400 K. 01.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17515
KARAR NO : 2014/6400
KARAR TARİHİ : 01.04.2014

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen …/02/2013 tarih ve 2011/191-2013/22 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici …/…. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK’nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin … ibareli markasının dünyanın bir çok ülkesinde tescilli olduğunu, … ibaresinin aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanının bir parçası olduğunu, davalının da müvekkilinin Türkiye distribütörü olduğunu, davalının kötü niyetli olarak müvekkilinin “…” sayılı markasını Türkiye’de kendi adına tescil ettirdiğini, davalının işbu markayı müvekkiline devir etmeye yanaşmadığı için açtıkları hükümsüzlük davasının devam ettiğini, daha sonra davalının müvekkiline ait “…” ibaresini de kendi adına tescil için marka başvurusunda bulunduğunu, bu başvuruya müvekkilinin yapmış olduğu itirazın … tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin markanın gerçek hak sahibi olduğunu ileri sürerek Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararının iptali ile davalı tarafından başvurusu yapılan “…” ibareli başvurunun tescili halinde davacıya devredilmesini, aksi halde tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; açılan davanın yerinde olmadığını, … kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı … Ltd. Şti. vekili; davacının “…” markası ile Türkiye’de hiçbir ticari faaliyette bulunmadığını, davacının Türkiye’de yaygın bir dağıtım ağının bulunmadığını, her hangi bir tanıtım faaliyeti içerine girmediğini, bu durumda söz konusu markanın Türkiye’de tanınmış bir marka olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, bu markayı Türk tüketicisine ilk defa müvekkilinin sunduğunu, müvekkilinin “…” markası için büyük bir emek ve mesai harcadığını, yapmış olduğu reklam ve tanıtım harcamaları ile markaya değer kazandırdığını, davacının 31.05.2005 tarihinde “…” markasının tescili için başvuruda bulunduğunu, bu başvurunun müvekkili adına 2004/20534 sayı ile tescilli marka nedeniyle reddedildiğini, bu başvurunun reddi üzerine davacının müvekkili markasının varlığından haberdar olduğunu, davacının bu tarihten itibaren sessiz kaldığını, müvekkili ile davacının ticari ilişkisinin bozulması üzerine davacının işbu davayı
kötü niyetle açtığını, markanın ticari temsilcisine devri için “haklı bir gerekçesi” olması gerektiğini, aksine müvekkilinin bu markanın tanıtımı için büyük bir emek, mesai ve para harcadığını, bu durumun markayı kendi adına tescil ettirmesi için haklı bir neden olduğunu, davacının işbu markayı başka ülkelerde tescil ettirdiğini, bu markayı Türkiye’de de tescil ettirme hakkı bulunmasına rağmen bu hakkının kullanmadığını, bu durumda işbu davada ileri sürdüğü iddialarının dinlenemeyeceğini ifade ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 01/01/2005 tarihinde imzalanan bir distribütörlük sözleşmesi olduğu, ancak her iki şirket arasındaki ticari ilişkinin distribütörlük sözleşmesinin düzenleme tarihinden daha önce mevcut olduğu ve davalının davacının markasından daha önceden haberdar olduğunun faturalardan anlaşıldığı, davalının ilk marka başvurusunda iyi niyetli olmadığı ve kötüniyetli bir marka tescili olduğu, kötüniyet hiç bir zaman korunamayacağından ve üzerinden geçen süre nedeniyle geçerli hale gelemeyeceğinden ilk başvuru ve tescilli markanın başvuru aşamasında kötüniyetli olması nedeniyle sonraki marka başvurusunda da müktesep hakka konu olamayacağı, müktesep hak korumasından da yararlanamayacağı, taraflar arasındaki sözleşmenin 2007 yılında sona erdiği ve marka başvuru tarihi itibariyle taraflar arasında herhangi bir sözleşme olmadığı için markanın davalı adına tescil talebinin yerinde olmadığı, ancak davacının kötüniyetli olup davalının da gerçek hak sahibi olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile … YDİK kararının kötüniyet nedeniyle iptaline, davalı adına tescilli 2009/20387 kod nolu “…” markasının tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden kötüniyet nedeniyle hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının tescil talebinin reddine, karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalılar vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 01/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.