Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/17113 E. 2014/18524 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17113
KARAR NO : 2014/18524
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) 52. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2013
NUMARASI : 2012/281-2013/101

Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 52. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/03/2013 tarih ve 2012/281-2013/101 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 25/11/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. F. Z.. ile davalı vekili Av. T. Y.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı tarafından işletilen yabancı bayraklı “…. PEMBE” gemisinde çalışmak üzere davalı ile anlaştığını ve 05.10.2010 tarihinde usta gemici olarak göreve başladığını, müvekkilinin gemide çalışırken belinde acı hissettiğini ve bel ağrısının başladığını, revirden sorumlu zabitin müvekkiline ağrı kesici ve krem vererek müvekkilini bu şekilde tedavi etmeye çalıştığını, müvekkilinin durumunun gittikçe ağırlaşmasına rağmen doktor kontrolüne gönderilmediğini, müvekkilinin Türkiye’ye döndükten sonra yapılan tedavi ve tetkikler sonucu bel fıtığı olduğu ve %8 oranında iş gücü kaybına uğradığının anlaşıldığını, meydana gelen bu sakatlık nedeniyle müvekkilinin iktisadi geleceğinin tehlikeye düştüğünü, davalı işverenin işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL manevi, 1.000,00 TL maddi tazminatın faizleriyle birlikte davalıdan tahsili ile gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin gemi donatanı ve/veya işveren olmadığını, söz konusu geminin donatanının Pasific Runner S.A. adlı yabancı bir şirket olup, müvekkilinin iş akdinin de tarafı bulunmadığını, dolayısıyla davacının taleplerinin muhatabının müvekkili olmadığını, müvekkilinin olayda herhangi bir kusur ve sorumluluğunun da bulunmadığını savunarak, davanın husumet ve esas yönlerinden reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ibraz edilen hizmet sözleşmesinde işverenin Pasific Runner SA. olduğu, geminin donatanının davalı olmadığı, davalı şirketin geminin yöneticisi olduğu ve gemi kaptanı tarafından düzenlenen hizmet belgesinde ismi geçen şirketin geminin yöneticisi olup, temsilci ve acente niteliğinde olması karşısında, davalı şirkete işveren sıfatıyla husumet yöneltilemeyeceği sonucuna varılarak, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davacının uğradığı iş kazası sonucu meydana gelen maluliyeti nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararın tazmini ile gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tanınması istemlerine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Somut olayda, davalı tarafından işletildiği ileri sürülen yabancı bayraklı gemide çalışan davacı, hizmet sözleşmesi ve iş hukuku hükümlerine dayalı olarak istemde bulunmuştur. Hizmetin ifa edildiği geminin, Türk bayraklı olmayıp yabancı bayraklı olması nedeniyle uyuşmazlık, Türk bayraklı gemilerde bir hizmet akdi ile yapılan çalışmaları düzenleyen 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 1. maddesi kapsamı dışında kalmaktadır. Bu durumda, taraflar arasındaki temel ilişkinin hizmet akdinden kaynaklanıp, uygulanacak hükümlerin de hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler olduğu, uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanununda öngörülen hususlardan da doğmadığı, davacı iş akdine dayalı olarak maddi ve manevi tazminat isteminin yanı sıra kanuni rehin hakkı tanınması isteminde bulunmuş ise de kanuni rehin hakkının, asıl alacağa bağlı fer’i nitelikte bir hak olduğu nazara alındığında görev hususunun asıl alacağa göre belirlenmesi gerekmektedir. Bu durumda davaya konu uyuşmazlığın açıklanan nedenlerle genel mahkemelerin görevine girdiği, görev hususunun re’sen ve davanın her aşamasında incelenmesi gereken hususlardan bulunduğu da gözetilerek, mahkemece davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi için görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde uyuşmazlığın esasına yönelik hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre de, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.