Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/16995 E. 2014/18637 K. 28.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16995
KARAR NO : 2014/18637
KARAR TARİHİ : 28.11.2014

MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 23. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2013
NUMARASI : 2011/68-2013/35

Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 23. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/03/2013 tarih ve 2011/68-2013/35 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 28.11.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. N.. T.. ile davalı vekili Av. M.. T.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, asıl davada müvekkilinin davalı bankanın Yenişehir Ankara Şubesinde yer alan yatırım hesabının davalı banka personeli tarafından müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında kullanılmak suretiyle boşaltıldığını ileri sürerek, öncelikle hesapta olması gereken 12.800 lot … Holding hisse senetlerinin aynen iadesini, bu talep yerinde görülmez ise, 2000 yılı Ocak ayı itibari ile 345.600 TL olan zararından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 45.000 TL’nin 18/10/1999 tarihinden itibaren davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş ve 21/12/2000 tarihli ıslah dilekçesi ile … Holding hisselerinin şimdilik 45.000 TL’lik kısmının iadesi şeklinde talebini ıslah etmiş, birleşen davada, aynı sebeplere istinaden 201.400 TL’nin tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, eda davası açılacak yerde tespit davası açılamayacağını, davacının menkul kıymet alımı için müvekkiline her hangi bir talimatının olmadığını, ayrıca yapılan işlemlerin usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonunda, Yargıtay bozma ilamında da işaret olunan hususlar doğrultusunda yeni oluşturulan bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporlar neticesinde, davacı yanın davalı nezdindeki yatırım hesabında herhangi bir menkul kıymet ve hisse senedi mevcudu tespit edilemediği gibi davacı F. Ö..’ın yatırım hesabına kendisi tarafından gönderilen havalelerin ve kendisine giden havalelerin yine üçüncü şahıslara ilişkin hesap hareketlerinin ve hesaba kaydedilen diğer borç ve alacak kayıtlarının incelenmesi neticesinde işlemlerin usulü uygun olduğu, mükerrer mahsubun söz konusu olmadığı, neticeten hesapta 14,58 TL’nin olması gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile 14,58 TL’nin 18/01/2000 temerrüt tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin (2) ve (3) numaralı bentler ve davalı vekilinin (3) numaralı bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dosya kapsamı itibariyle, davacı vekili tarafından davalı banka çalışanının usulsüz işlemlerde bulunduğu, bu kapsamda davacıya ait hisse senetlerinin satılarak başka hesaplara aktarıldığı iddia edilmiş, Dairemiz bozma ilamında davacıya ait hesaplardan davacının talimatı olmaksızın başka hesaplara yapılan havalelerin incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporunda davacının hesaplarından başka hesaplara yapılan havale işlemleri incelenmiş ve paraların büyük oranda davacı ve eşinin müşterek hesabına aktarıldığı hususuna değinilmiştir. Ancak, mahkemece davacının hesabından eşi ile olan müşterek hesabına aktarılanlar dışında kalan para miktarı ile bu hesapların kimlere ait olduğuna ilişkin olarak inceleme yapılmamıştır. Bu durumda, söz konusu havale işlem tutarları ile havale yapılan kişilerin kimler olduğu belirlendikten sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma neden ve şekline göre, taraf vekillerinin harca ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin harca ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 28.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.