YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16448
KARAR NO : 2014/18099
KARAR TARİHİ : 21.11.2014
MAHKEMESİ : MALATYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2013
NUMARASI : 2013/263-2013/344
Taraflar arasında görülen davada Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/06/2013 tarih ve 2013/263-2013/344 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21/11/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. N.. G.. ile davalı vekili Av. T. Ç.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi E. K.. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, kendisine ait kayısı bahçelerinin “don” rizikolarına karşı davalı tarafından sigorta örtüsüne alındığını, 2010 yılı Mart ayı içinde meydana gelen don olayı nedeniyle kayısı ağaçlarındaki meyvelerin zarar gördüğünü, talep edilmesine rağmen davalı tarafından hasar bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, 8.000,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, sonradan ıslah dilekçesiyle talebini yükseltmiştir.
Davalı TARSİM vekili, hasarın ağaçların çiçeklenme döneminde meydana geldiğini, don rizikosunun ise meyve dönemini kapsadığını, bu nedenle rizikonun sigorta teminatı dışında kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda hasarın çiçeklenme döneminde meydana geldiği, teminat kapsamında bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, 26.308,80 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, bitkisel ürün sigortasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davaya konu poliçe üzerinde 1355 Dilek Tarım Kredi Kooperatifi dain mürtehin olarak gösterilmiştir. Dairemizin yerleşik uygulamaları uyarınca bu durumda, adı geçen kooperatifin rehin hakkı bulunduğundan, sigortadan tazminat talep etme hakkı da öncelikle ona ait olup, sigortalı ancak lehine rehin verilen alacaklının açık muvafakatini almak şartıyla ve kendi menfaati de zedelendiği takdirde tazminat isteme hakkına sahip olur (14.06.2010 gün ve 2009/430-6814 E.K., 12.10.2012 gün ve 2011/8534-16045 E.K., 08.03.2013 gün ve 2012/4175-4580 E.K.) Buna göre mahkemece, talep hakkına sahip dava dışı kooperatiften alınmış, açılan davaya muvafakat veya icazetleri olduğuna dair gerekli belgeyi sunması için davacı tarafa süre verilmesi ve bu usulü eksiklik tamamlandığı takdirde işin esasına girilmesi gerekirken, davacının aktif taraf sıfatının (husumet) varlığına ilişkin olan ve mahkemece re’sen göz önünde bulundurulması gereken bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde uyuşmazlığın esasına girilerek ve anılan poliçelere dayalı bir şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Öte yandan, kabule göre davalı vekili poliçenin zeyil edildiğini ve sigortalıya prim iadesi gerçekleştirildiğini savunduğu halde, mahkemece poliçe zeyillerinin içeriği, somut olayla bağlantısı, iade edildiği iddia edilen primin tazminat hesabından mahsubunun gerekip gerekmeyeceği tartışılmadan, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi de bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 21/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.